Pınar Kür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pınar Kür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2012 Cuma

Pınar Kür - Cinayet Fakültesi

Çok sıkıntılı olduğumuzda neden bir şeyler yapmak isteriz? Çünkü sıkıntı bitsin diye. Yaa. Saçını kesen var, köpeğini uyutan var. Her şey sıkıntı bitirmek için yapılabilir. Ben bir kitap bitmeden diğerine başlıyorum bu durumda. Rekor yedi, bu hafta üç tane birden okudum. Biri bu.

Emin Köklü'nün serüveni tamamlandı böylece. Sürpriz bir şekilde devamı gelir mi, gelir. Önceki gibi muallakta kaldı. Pınar Kür de bence bilerek yapmış, kafasına eserse yazar bir tane daha.

Emin Hoca tatilde, dünyayı falan geziyor. Sonra Haydar Bilir'le karşılaşıyor, Narin diye bir kadınla karşılaşıyor. Haydii, olaylar. Yine birilerinin peşinde koşuyoruz, sürekli kullanıldığı için artık pek de sürpriz olmayan bir sonla karşılaşıyoruz.

Cinayetlerin çözüm bölümünün pek başarılı olduğunu söyleyemiyorum, çünkü tahmin edilebiliyor. Olayı bilmeyenler için söylemeyeyim; zaten baştan itibaren bir yerlerden çıkacak birini bekliyoruz. Katilden öte yazıcı aranıyor. Bulmak zor değil, kabak gibi ortada.

Ne bileyim, okunur kitap. Hoş. Artık hikaye yazsın bence Pınar Kür. Hikayelerini özledik. Daha çok yazmalı.

15 Şubat 2012 Çarşamba

Pınar Kür - Sonuncu Sonbahar

Bir Cinayet Romanı'nı biliyoruz, Emin Köklü isimli matematik profesörü göbekli adamla Akın Hanım biraz emrivaki bir şekilde evleniyorlardı dava bittikten sonra. Bu kitap üç yıl sonrasından başlıyor.

Yine cinayet zaten. Haydar Bilir var, Emin var, Akın var. Bu ikisinin evliliği bir acayip. Ayrı yataklarda yatıyorlar, ayrı evleri falan var. Acayip bir ilişki. Emin Hoca bir roman yazmak istiyor, Akın buna yardım etmiyor ve o da bir roman yazmak istediğini belirtip tatile gidiyor. Gitmeden de Emin'e çözülecek bir cinayet veriyor. İnce noktalar var romanda, bu da onlardan biri. Akın dönüyor sonra, şamata başlıyor. Cinayet araştırmalarıyla hocanın hayatı bir arada veriliyor romanda, çünkü öyle. Okuyun da anlayın neden öyle.

Çok spoiler vermeyeyim de, Stranger Than Fiction tadında. Bir de cinayeti araştırırlarken bazı bilgiler ortaya çıkıyor, Haydar Bilir isimli zehir hafiyemizin bu bilgiler arasındaki bağlantıları düşünememesi önce bir öeeh çektiriyor insana. Nasıl olur lan böyle bir şey, yazar hatası diyorsun. Sonradan ters köşeye yatıyorsun.

Bir de Yarın Yarın'da uyuz olduğum kevaşe Aysel Alsan var burada, Haluk'un adı geçiyor falan. O çevrenin olayı yani, aa dersen şaşırma. Ulan Selim'e amma üzülmüştüm. Neyse.

Güzel roman, fiks polisiye. İşte. Okunur.