6 Temmuz 2014 Pazar

Richard Brautigan - Hawkline Canavarı/Bir Gotik Western

Vonnegutvari bir mizah, uyuşturucunun garip cortlatması, bolca western ve gotik ortamlar, Brautigan'dan biricik bir macera!

Cameron ve Green, 20. yy. başlarında kiralık katil gibi çalışan iki ortak, istedikleri ücret ödendiği zaman indiriyorlar. Cameron bir sayıcı; yolda kaç defa kustu, kaç ağaç gördü, her şey aklında. Green biraz daha normal bir herif. Sihirli Çocuk bunları buluyor, bir iş için Bayan Hawkline'ın kendilerini beklediğini söylüyor ve yola düşüyorlar. İkisi de kızdan hoşlanıyor ve sırayla yatıyorlar.

Eve vardıklarında Bayan Hawkline mevzuyu anlatıyor. Babası kimya profesörü, evin altındaki buz mağaralarının girişine kurduğu laboratuvarda insanoğlunu kurtaracak -burayı tam hatırlamıyorum- bir formül üzerinde çalışırken ortadan kayboluyor ve Bayan Hawkline, aşağıdan gelen korkunç gürültülerden sonra laboratuvarın girişini kapıyor. Bu sırada Sihirli Çocuk, Bayan Hawkline'ın ikizine dönüşüyor yavaş yavaş. Bunlar hep kimyasal işte. İki kovboydan biri -Green olabilir- etrafı gözlemliyor ve bir ışık parçacığının sürekli kendilerini izlediğini görüyor. Bir de gölge var, o da onları izliyor. Kovboy anlıyor ki aşağıda canavar falan yok, canavar hep evin içinde ve insanların beyinleriyle oynayıp duruyor. Mesela Bayan Hawkline'a bir şemsiyelik çok tanıdık(!) geliyor falan. Sonra bu ışığı gölgenin de yardımıyla viski dolu bir kavanoza -galiba- kapatıp yok ediyorlar, ev yanıyor, profesörün bütün çalışmaları kül oluyor, şemsiyeliğin aslında yaratığın gazabına uğramış profesör olduğu anlaşılıyor. Kovboylarımız murada erip kızlarla evleniyorlar, bir süre sonra boşanıp bok gibi hayatlar yaşıyorlar falan. Böyle bitiyor.

Metin fragmanlar halinde ilerliyor denebilir; bölüm başlıkları metni onlarca parçaya ayırıyor. Konağın ortamı adamı Otranto Şatosu kadar olmasa da bir karanlığın, tedirginliğin içine çekiyor. Şemsiyelikten, ölü adamların dirilmesinden falan hiç bahsetmiyorum, kimyasal işler çok eğlenceli olmalarının yanında son derece şaşırtıcı.

Ortaya karışık bir serüven, bulursanız alın derim de zor galiba; nadirkitap'ta 60 TL. Ben Çaycuma'da bulup aldım, alakasız bir yerde çıkıverdi karşıma. Gen Bencildir'i de böyle bulmuştum. Sahaf gezmeyeceksin aslında, böyle kıyıda köşede kırtasiye-kitap dükkanları var, onları kurcalamak lazım. 

Kendime bir sürü şarkı ayırıyorum son bir iki haftadır, iyi hissettireninden. Güzel pazarlar dilerim.

6 yorum:

  1. merhabalar, dostum aynı kitabın "Şatodaki Canavar" başlığıyla Hür yayınlarından da bir çevirisi var, eski baskı fakat kolay bulunabiliyor, selamlar.

    YanıtlaSil
  2. Amerika'da Alabalık Avı'nı Can Yayınları'yla aynı zamanlarda basan ALTIKIRKBEŞ, Can'a bir temiz giydirdikten sonra şunu ekliyor: "Tekrara düşmek özelliğini korumak adına, ALTIKIRKBEŞ YAYIN, The Hawkline Monster adlı romanda, bu kez de 17 yıl sonra Hürriyet Yayınları'yla çakışmıştır. Gerçi onlar kitabı Şatodaki Canavar adıyla pop dalgası içinde eritseler de, Brautigan'ı Türkçeye ilk kez kazandırmakla -1979 yılında- büyük başarı göstermişlerdir. Bunu saygıyla anıyor ve tarihin içindeki ileri geri hareketlerimizi sürdürmek adına boşlukta çiçek yetiştirmeyi öneriyoruz."

    İki metni karşılaştırmak isterdim açıkçası, dediğiniz gibi Şatodaki Canavar'ı bulmak basit.

    YanıtlaSil
  3. Oldu mu Utku şimdi? Sen ballandıra ballandıra anlat kitabı, sonra da bulmak zor de. Harbi ilgimi çekti şaka bi yana. Vonnegut okumayı da çok seviyorum, merak ettim. Bakalım, peşine düşeyim bir.

    YanıtlaSil
  4. Ya işte diğer baskısı var ama bu değil. :B
    Denk gelirsem alıp kargolarım o zaman tamam. :j

    YanıtlaSil
  5. Bu kitabından haberim yoktu, eyvallah!

    YanıtlaSil