Çevirisiyle alakalı bir dünya tartışma dönmüştü. Çevirmen esere ne kadar müdahil olmalı, olmamalı, çevirmen ne yapmalı falan. Çünkü yanlış hatırlamıyorsam üç bölüm de Cemal Yardımcı yazmış bu kitaba. Hatta birinde romanın kendi akışında bir posta olayı vardı, araya giren bölümde Cemal Yardımcı kendisine de bu postadan geldiğini söylüyordu falan. Garip, lakin olmaz değil. Yarı-yaratıcı diyor kendine çevirmen. Çeviri olayı ayrı bir dert, çünkü romanda hiç "e" harfi yok. Yani içinde "e" olan kelime yok. Tabii Anton Ssliharf kaybolmadan önce de yok o harf garip bir şekilde. Yani olay şu: Anton isimli arkadaşımız bir şekilde kayboluyor, "e" harfini de yanında götürüyor ama kaybolmadığı kısımlarda da kitapta o harf yok. Ya da kayboldu ve kendi bakış açısından görüyoruz kendi hayatını, yani öbür insanlar için yine "e" eksik ama kendi bakış açısı için de mi eksiklik var diyeceğiz? Aslında o harf hiç mi yoktu? O harf hiç yoktu, çünkü İkinci Dünya Savaşı'nda ölen anne ve baba, Perec'in hayatında hiç olmamıştı ve romanda "e"leştikleri için o harf de hiç olmamıştı.
Sonrasında bunun arkadaşları Anton'u aramaya çıkıyorlar ve Perec yine işin içine giriyor. Absurd polisiye havaları, ölenler, kovalamacalar, yan öyküler... Yaşam Kullanma Kılavuzu'ndaki yan öykücüklerin krallarına burada rastlıyoruz, öylesi güzel.
Mükezmez roman. Akçay'dan korsanını almıştım.
Basım Yılı
: 2005 - 320 Sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder