Bir tane adam var, bu tam ortam adamı. Sene I. Dünya Savaşı sonrası. Alkol, kadınlar, burundan çekmeli uyuşturucu, gırla. Yazar bir de bu, roman yazıyor. Bunun yazdığı bir romanı Mualla diye bir kız okuyor. Sonra dost meclisinde tanışıyor adamla. Adam buna evlenme teklif ediyor. Kız düşünmek istiyor. Falan.
Bu noktadan sonrası ilginç. Bir kadın daha var, adını hatırlamıyorum. Bu kadın tam manyak. Pirandello'nun oyunlarını seviyor, birini de tercüme etmiş. Adama veriyor, "Senin adınla çıkacak bu," falan diyor. Kadın tam kafadan kuntiş, çünkü birçok karakter gizli içinde. Adama kendini farklı tanıtıyor falan. Adam da kadının kim olduğunu anlayamıyor bir türlü. İşinden ayrılıyor falan. Bu kadar anlatayım, çok daha fazla ayrıntı var çünkü.
İki açıdan ilginç. Birincisi; dönemin bohemsi hayatı mevcut burada. Şairler, ressamlar, ortamlar... Para bok, "ko götüne" anlayışı mevcut. İkincisi de işte bu tereddüt olayı. Böyle bir hayatı yaşarken sürüklenip gidiyorsun, kesin kararlar alamıyorsun ve tereddütler arasında yaşamını sürdürmeye çalışıyorsun. Öyle mi yapayım, böyle mi olsun, şöyle mi acaba derken hoop, hayat cort.
Süper roman, bir günlük işi var. Nereden aldığımı hatırlamıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder