Kayıp Rıhtım'dan bir arkadaş satıyordu ciltlisini, Küçükyalı'dan Aksaray'a gidip aldım 15 TL'ye. Ucuza kitap edinmenin yolları uzundur, gidilir. Aksaray'aysa bir daha gidilmez. Ne kalabalık bir yer.
Kapakta patlamalar, bir şeyler görseniz de atlamalı zıplamalı, vurdulu kırdılı bir fantazya beklemeyin. Bradley'ninki yavaş ilerleyen olay örgüsüyle, fakat sağlam kurgusuyla okuyucuyu kendine bağlayan bir epik fantazya. Gerçi sağlam olmasına sağlam ama Bradley'nin okuyucuya pek güvendiğini düşünüyorum. Dinle kökenini dinden alan öğretilerin arasında yer alan karakterlerin doğurduğu bir sıkıntı yok. Bağlı bulundukları sistemin kurallarına göre hareket eden -bazen de etmeyen, zaten kitabın özünde bu çatışmalar mevcut- garipler. Sıkıntı, bu dini sistemin nasılının, nedeninin neredeyse yoruma kapanacak kadar gölgede kalması. Böyle muazzam medeniyetlerin yer aldığı eserlerde insan olayların geçmişini, kısaca fantazyanın tarihini de merak ediyor. Coğrafyanın, olayların ve kişilerin bu tarihe yerleştirilerek sunulması çok daha başarılı bir yol. Bir Silmarillion beklemiyorum elbette, yine de biraz daha ayrıntı süper olurmuş zannediyorum. Mesela ben sadece dini hadiselere baktım, dua etme olayına. Sittin tane isim geçiyor, bir dünya ritüel var. Zannedersin Hitit dönemindeyiz. Bir noktadan sonra bıraktım not almayı. Kim ulan bu tanrılar? Beyaz, gri ve siyah cübbeliler var, bunların geçmişini biraz biz çıkarıyoruz, biraz Bradley veriyor ama eserin genelinde bir tatminsizlik söz konusu.
Micon adlı Atlantisli bir dayımız var, bir prens. Işık Tapınağı'nın bulunduğu şehre, memleketinden uzağa gidiyor kardeşiyle birlikte. Yolda bir katakulliler oluyor, işkence görüyor Micon ve gözlerini kaybediyor. Kardeşini de bulamıyor haliyle. Sonra o tapınakta iki kardeş var, Micon birinden çocuk yapıyor, bu çocuk ışığın çocuğu olacakmış. Micon ölüyor, Riveda diye bir adam var, kardeşlerden küçüğüne aşık oluyor, sonra karanlık tarafa geçiyor, bir şeyler bir şeyler.
Böyle. Atlantis'in yıkılışı nerede kaldı diyenler için: Yozlaşma sonucu Atlantis'in sonu geliyor. Kitabın sonunda bir yerlerde. Üç beş sayfada yani. O kadar.
Ucuza bulunursa alınsın, öbür türlü... Bilemedim. Türün sadık okuyucularını memnun eder ama.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder