19 Şubat 2015 Perşembe

Robert M. Pirsig - Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı

Batı ve Doğu felsefesi arasında kurulacak köprülerin izinde, aydınlandığı an beynine elektrik şoku yiyerek daha da aydınlatılan bir adam. Oğlu Chris, başlarda John ve Sylvia ile motosiklet yolculuğu, yolda olma durumu. Yol. Kitap, kendini yeniden bulma oyununun ortasında hesaplaşmalardan oluşan bir serüven. İnsanın doğadan kopuşunun ipuçları toplanırken teknolojiyle, medeniyetle alıp verilemeyenin ne olduğu incelenecek. Klasik ve romantik bakış açısı, motosiklet ve felsefe üstünden irdelenecek.

Chautauqua, yolcumuzun dinlendiği zamanlarda okura verdiği konferansları ifade eder. Bu konferanslarda hem yolcuyu, hem de yolcunun geçmişindeki benliği olan Phaedrus'u görürüz. Bu ikisi hem yolda, hem de geçmişte bir araya gelir, aslında yolun amacı bir anlamda Phaedrus'un izini aramaktır. Geride bırakılanın peşinde koşmak, bu sırada... Bayağı bir şey oluyor.

Her şey John'ın motosiklet tamirine yanaşmamasıyla başlıyor. Tamir bir yana, teknolojiye karşı bir isteksizliği var. Motosikletinin parçalarıyla ilgilenmiyor, bir arıza çıktığı zaman patlayacak hale geliyor. Anlatıcı mevzuyu açmaya çalıştığında sistemden, teknolojiden kurtuluş olmadığını söylüyor yarım ağız. Oysa Buda, büyük bir dağın başında oturabileceği gibi elektronik, mekanik devrelerde de rahatlıkla kendine yer bulabilir. Kitaptaki örnekle gidersek eğer, yer çekiminin Newton'dan önce de bir yasa olarak halihazırda bulunduğunu söyleyebiliriz. Bilgisayar, motosiklet gibi aletler binlerce parçadan oluşur ve kullanana zevk verir. Buradan klasik ve romantik bakış açısına ulaşacağız; bir şeyin ne olduğuyla ne anlama geldiği arasındaki fark da denebilir buna. Somut gerçeklikle soyut sanat arasındaki fark. Uzlaşıdan uzak bütün. Zamanın bir yerinde ayrılmış parçalar. Başlardaki hayalet izleği, bu ayrımın Phaedrus üzerindeki etkisini de gösterir. Kamp kurdukları gecelerden birinde anlatıcı, oğlu Chris'in hayaletlere inanıp inanmamasıyla ilgili sorularına bir hayalet öyküsüyle cevap verir. Bir baba ve oğlu, motosikletle geceye doğru yolculuk yapmaktadırlar. Çocuk, hayalet gördüğünü söyler. Baba daha hızlı, daha hızlı gider. Sonunda çocuk ölür. O gece anlatıcı, geçmişinin hayaletiyle karşılaşır: Phaedrus. Ölmemiştir, baba onun peşindeyken o da babanın peşindedir aslında. Romantikle klasiğin, akılla duygunun birleştiği yeri arayan Phaedrus, yaşayan hayalet, uzun zamandan sonra yine yollardadır. Bu noktadan sonra Phaedrus'u dinleriz bazı bazı.

Klasik-romantik ayrımını öğreniriz. "Motosiklet sürmek romantik olmasına karşın motosiklet bakımı tam anlamıyla klasiktir." (s. 66) Klasik anlayış dünyanın gizini görür. Romantik anlayışı uçarı, güvenilmez bulur. Romantik anlayış için klasik sıkıcı ve boğucudur. Durum önemlidir, altta yatan değil. Batın-zahir ilişkisi gibi düşünebiliriz. Phaedrus'un akılcılığı tamamen bu klasik bakışa dönüktür, analitik bakış açısı her şeyi bıçak gibi ayırır ve parçalara doğru sonsuz bir ilerleyişe yol açar. Bilinci, dünyayı bir avuç kuma benzetir Phaedrus, Minik parçalar. Klasik bakış açısı bu kumları sınıflandırır, romantik bakış açısıysa avuçtaki bir avuç kuma takar kafayı. Bu iki bakış açısının bir sentezinin olması gerekir, bir süre sonra bu ayrıma yol açan etkenleri düşünmeye başlar ve antik felsefeye doğru ilerler. Kafayı kırmasına biraz da bu analiz yeteneği yol açacaktır. "Geçen gece Chris'e, Phaedrus'un tüm yaşamını bir hayaletin peşinde harcadığını söylemiştim. Bu doğruydu. Onun izlediği hayalet tüm teknolojinin, tüm modern bilimin, tüm Batı düşüncesinin temelindeki hayaletti." (s. 76)

Klasik bakış açısıyla yaklaşılınca motosikletin onca parçası hiyerarşik bir düzene konur, bilgi hiyerarşisine benzetilir ve ortaya çıkan sistemden bir güzel eleştiri yapılır. "(...) Sistematik bir hükümet devrimle yıkılır, ama o hükümeti üreten sistematik düşünce kalıpları daha sonra başka hükümetlerle kendilerini yineleyeceklerdir." (s. 92) Biraz 1968'deki olaylara benzetiyorum bu durumu. Öğrenciler ayaklandı, çoğu sendika mevzuyu destekledi ve sözde kazanımlarla dava satıldı. Bence. O hükümetlerin kendilerini yenilediği çok açık.

Akılcılığın insanoğlu üzerindeki egemenliği, Phaedrus'un genç bir bilim adamıyken hipotezlerin bölündükçe sonsuza varması gibi mevzular yüzünden adamımız üniversiteyi bırakır. Hume'un, Kant'ın dünyayı algılayış biçimlerinden retoriğe, sofistlere kadar uzanırız, "iyi" ve "doğru" -ki diğer ikiliklerin bir uzantısıdır yalnızca, klasik-romantik vs. gibi- ikiliğinden modern dünyanın hangi algıya göre kurulduğunu sorgularız ve diyalektik düşünce sisteminin anlamsal dünyayı saf dışı bırakması karşısında dehşete düşeriz, Phaedrus, Aristo'yu gömer bu mevzudan ötürü.

Doğu bilgeliğiyle Batı düşüncesi. Alim-arif arasında bir noktada kırılma yaşanmış, bunu gördükten sonra bu ikisini nerede birleştireceğiz? Anlatıcının buna bulduğu çözüm akılcılıktan vazgeçmek yerine akılcılığın doğasını bir çözüme varabilecek ölçüde genişletmek oluyor. Analitik-diyalektik aklı Antik Grekler kehanetler için kullanmışlar, anlatıcının sezgiyle aklı buluşturma noktası yine yol metaforu içinde: "Gideceğin yere ve olduğun yere bakınca hiçbir anlam çıkmıyor, ama geriye bir zamanlar olduğun yere baktığında bir model belirmeye başlıyor. Ve ileriye, bu modeli izleyerek bakarsan bazı şeyleri yakalayabiliyorsun." (s. 149)

Nitelik kavramı, niteliğin ne olduğu Phaedrus'un aklını işgal edecek uzunca bir süre. Bu metin aslında niteliğin ne olduğunu bulma serüvenidir de. Nitelik araştırılırken akılcılık saf dışı edilir ve Doğu felsefelerine varılır. Zen'e daha doğrusu. Nitelik, romantik ve klasik bakış açısının öncelidir. Tanımlama çabasına girilirse kaybolur, hiçbir şey onun karşılığı değildir. Hasan Ali Toptaş'ın Haraptarlı Nafi'ye söylettiğidir. "Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; sormazsan biliyorum..." Nitelik için de aynısı geçerlidir.

Eğitim sistemi, yol, felsefe, alayı. Çok güzel. Oğuz Atay'ın günlüklerinde de bahsi geçiyormuş.

ELP yine.

5 yorum:

  1. Yaşasın yeni şarkı!
    Kitabı Okan Bayülgen'in programında duymuştum. Kendisine karşı bakışım değişti gerçi, tasvip ettiğim bir herif olmaktan çıktı ama olsun. Okumaya cesaret edemedim şu güne dek, Hala edemiyorum, zamanı var daha. Seni okumayı özlemişim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derin mevzusu olduğunu biliyordum ama öyle böyle değilmiş, motosiklet sevdasına okurum diye almıştım ben de.
      Çok teşekkür ederim. :B

      Sil
  2. Şimdi çok yüzeysel, basit biri olacağım ama ben bu kitabı okuyamadım. 2 ay direndim. Sadece yol kısımlarını okuyayım bari dedim o da olmadı. Yarım bıraktığım ender kitaplardan. Oysa arkadaşıma bana tek bir kitap tavsiye etsen kangi kitabı söylersin demem üzerine bu kitabı söylemişti de öyle okumaya başlamıştım.

    YanıtlaSil
  3. Abi zamanı gelmemiştir, benim de var öyle üç beş bitiremediğim. Ayıbımdır; Tehlikeli Oyunlar'a nefesim iki kez yetmedi. Şartlar olgunlaşınca elbet okunur. Kitaptan bir alıntı, bir kullanma kılavuzundan: "Japon bisikletinin montajı çok sakin bir kafayla yapılmalıdır." :B

    YanıtlaSil
  4. Mimledim seni.
    http://birazkitap.blogspot.com.tr/2015/02/mimlenmisim.html

    YanıtlaSil