8 Temmuz 2016 Cuma

Luther Link - Şeytan: Yüzü Olmayan Maske

İsim son derece başarılı, insanoğlu Şeytan'ın yüzünü imgeleminden çıkartıyor ama yüzyıllar boyunca değişen din anlayışı, toplumsal meseleler hep farklı bir maskenin yaratılmasına sebep oluyor. Maskeden önce, alakalı olarak belki Şeytan'ın isimlerini anmak lazım, Link'in kitabın başında bu isimleri -Lucifer, Şeytan, kırarım boynuzunu iblis vs.- incelediği bölüm maskelere bir giriş niteliği taşıyor. Sanatın ve isimlendirmenin temeli olarak göstergelerin varlığı da pek önemlidir. "Sanatta bir imgenin ya da edebiyatta bir temanın ilk örneği aslında hiçbir şeye işaret etmeyebilir. Önemli olan, ortaya çıktığı tarihsel bağlam nedeniyle yankı uyandıran ilk örnektir." (s. 21) Tarihsel şartlarda birçok şeytan birbirinin yerine geçmiştir, gösterilenle gösteren yer değiştirmiştir, kafalar çorbaya dönmüştür. D. H. Lawrence'tan bir alıntı var başta, adam diyor ki bir öykü vardır, bir de anlatıcı. Anlatıcıyı sallayın, öyküye bakın. Oysa öykü de tam bilinemediğinden ya da çarpıtıldığından ötürü birçok Şeytan tipiyle karşılaşırız. Boynuzlu, üç diş dirgenli, dev, küçük, iğrenç, yakışıklı, çeşit çeşit. Bunların tarihte ortaya çıkışını ve sanatın ne ölçüde gerçek bir hikâye anlattığını izleyeceğiz.

Şeytan'ın işlevi tartışmaların merkezinde. Jeffrey Burton Russell'ın çalışmaları bu konuda yol gösterebilecek temel kaynaklardandır diyeceğim de kitapların yeni baskısı yokmuş, Şeytan: Antikiteden İlkel Hıristiyanlığa Kötülük 60 TL'ye satılıyor, oha. Neyse, Lucifer'ın düşüşü, Mikail'le savaşı ve düalizm muhabbetinden aslında Tanrı'nın bir maskesi olması falan, kitapta irdelenen eserlerin temelini oluşturuyor. Tanrı'nın yardımcısı olan Şeytan'ın pek çirkin olamayacağı malum, düşman olansa gayet gudubet. "Ağzından ateşler çıkaran bir canavarla Cennet'ten kovulan Lucifer'in ortak neyi olabilir? İkisi de Şeytandır; ancak bu iki imgeyi birleştirmenin hiçbir yolu yoktur. Teolojik açıdan, bunlar Şeytan'ın iki farklı görüntüsü olabilir; ama aynı kişi değiller. Bunun esas nedeni bu iki imgenin neredeyse hiçbir zaman kesişmemiş ve hiçbir zaman birleşmemiş farklı resim geleneklerinden kaynaklanmasıdır." (s. 22) Tarihteki hemen hemen tüm yorumların sanatta bir karşılığı var, bu yorumlar da eklektik, birbirinin üstünden temelleniyor. Eldeki dirgen -çatal- mesela, Poseidon'un çatalı, ondan önce de Eski Babil'in iklim tanrısı Adad'ın üçlü şimşeğiymiş, bilmem ne. Bunların izi de sürülüyor bir güzel. Toplumsal meselelere yansımalar, din alimlerinin yorumları -Şeytan'ın günahı kibir değil, şehvettir vs.- sanatta nasıl karşılık bulmuş, onlar var hep. Çinliler ve Japonlar, Şeytan'ı temsil eden figürlere kendi kültürlerinden alışık oldukları için hiç zorlanmamışlar, Avrupa'da ise Rönesans'a kadar adam akıllı bir eser yok. Sonrasında da Spinoza'nın Şeytan fikri temelde kabul görmüş bir dönem; Tanrı'nın pis işlerini gören melek. Ivan Karamazov'dan bir alıntı da yapmış yazar, Şeytan insan tarafından yaratılmışsa kendi suretinde yaratıldığına dair. Kendi kelimeleriyle de; Satan kelimesi İbranicede "düşman" demekmiş. İlk bölümde daimon, diabolus vs. pek çok kelimenin açıklaması var, buralara girmiyorum.

Başta iki farklı tema var; meleklerin düşüşü ve pis, rezil Şeytan.

Bakınız, Mikail Lucifer'ı tepeliyor ve Cennet'ten şutluyor. Kardeş bunlar, yüzleri o sebeple benzer. Şeytan'ın nasıl resmedileceği gerçekten büyük bir muamma olmuştur ve kilise babalarının kutsal kitaplardan yorumladığı kadarıyla bilinen Şeytan, meleklerden farksız bir şekilde çizilmiştir. İsa da aynı şekilde zaman içinde değişime uğramıştır; ayakları bağlıyken çivilenmiş, zamanla ıstırap dolu bir yüz ifadesine kavuşmuş. Ben kendimi insanlık için böyle feda ettim acısı. Bir de Apollon'un arabasındaki İsa olayı var, Roma güneş tanrısı Helios olarak resmedilmiş. Pagan inanışlarla dinin iç içe geçmesi, biri diğerini kırana kadar hayal etmenin farklı sonuçlar ortaya çıkarmasına sebep olmuş. Bu güzel bir örnek. Pan'dan gelen özellikler bu ekolde ortaya çıkmamış, oysa Şeytan toynaklıdır, boynuzu vardır falan.

Bu da farklı bir yorum. Scwharzenegger filmi, ilk izlediğimde korkudan ölüyordum. Pagan tanrılarının bir yorumlanışı olabilir, zira Şeytan'a dair özelliklerden hiçbiri yok. Gayet çirkin, mendebur bir varlık. Ulan Allah senin belanı versin be. Bu ve bunun gibi varlıklar heykeltıraşlar tarafından da oyulmuştur, hatta Fransa'da bir kilisede diğer meleklerle birlikte yer alan Şeytan'ın yüzüne gün ışığı hiç vurmazmış, diğer meleklere vurduğu halde. Heykeltıraş ona göre ayarlamış mevzuyu. Ayrıntıyı kes.

Bir örnek daha: Siyah Şeytan. Mehmet Siyahkalem'in cinleri bu muşmula suratlıyı -tövbe- anımsatır. Boynuzlar, yılan kuyruk, kapkara ten. Zebur'daki ve birkaç katedraldeki kara Şeytan çizimlerinin temelinin Nübyeli tanrılarla alakalı olduğunu söyler Link. Etiyopyalı, siyah, iğrenç.

Bu minvalde William Blake'ten Milton'a, Dante'den Akmar Pasajı'na -şaka- pek çok sanatsal kişi/kurum/kuruluş kaynaklı Şeytan yorumları da incelenir. Kitap aslında Şeytan üzerinden ikonografiyi, mimariyi, edebiyatı, pek çok disiplini ele alarak disiplinlerarası bağlantılar sayesinde tarihi iyice bir inceler, dünyanın çeşitli yerlerinden çok sayıda örnek sunar ve insanın hayal gücüne bir kez daha hayran kalırız.

Keyif alacaksınız ve belki korkarsınız da; sürgün bir melek olsam tasavvur edilmek istemezdim. Tahtaya vurdum.

Boo!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder