26 Kasım 2017 Pazar

Stanislaw Lem - Yenilmez

Lem'in başka dünyalarda bilinmeyenle yüz yüze bıraktığı karakterleri, gizemi çözüp ne yapacaklarına karar vermek zorundalar. Çoğu romanından farklı değil bu da; anlaşılamayanı sezgisel olarak değerlendir, bilimsel olarak ölç ve elde ettiğin bilgiyle ne yapacağına karar ver. Karar verme kısmı genellikle psikolojik çözümlemelerden ibaret, karakterlerin kararları bir dizi tahlilden, anlatıcının içeriden bir göz/dil olarak aktarımından oluşuyor. Sezgisel olarak değerlendirme kısmında Lem'in müthiş betimlemeleri var, öyle renkli ve gerçekçi bir atmosfer yaratır ki iki yıldızın aydınlattığı bir gezegendeki renk değişimleri okurun zihninde kolaylıkla canlanabilir, uzay gemisinin iniş anında ortaya çıkan kum fırtınalarının bıraktığı izlerden yansıyan ışık sayfa üzerinde beliriverir. Lem'in kurgusu genelde bu atmosferde verilen mücadeleler üzerinden yürür.

Yenilmez, Lir takımyıldızında bulunan üssün emrindeki en büyük birim olan ikinci sınıf uzay kruvazörüdür, Regis III adlı gezegende ortadan kaybolan kardeş gemi Kondor'un akıbetini öğrenmek için uzun bir yolculuğa çıkar ve gezegene iniş yapar. Gemideki teknolojiyle alakalı pek çok açıklamayı takip ederek mürettebatın uyanışını, geminin gezegene iniş manevralarını görürüz ki Lem'in teknolojik aletleri çeşitli ve doyurucudur. Antimadde silahlarından süperiletken malzemelere kadar pek çok zerzevat kullanılır, mevzuları anlayabilmek için bunlar hakkında bilgi sahibi olmak gerekir, mesela koca bir robotun kendi gemisine neden saldırdığıyla ilgili yapılan açıklamada süperiletkenliğin kaybolmasıyla ortaya çıkan rezonans etkisinden bahsedilir. Eh, bunun ne olduğunu bilmek tabii okuma ediminden daha fazla keyif alınmasını sağlar. Kaku'nun Olanaksızın Fiziği nam kitabını öneriyorum, merak eden buyursun. Lem'in açıklamadığı tek şey, ışık hızıyla ilerlerken maddenin madde formunu nasıl koruyabildiği. Belki de ben kaçırdım, bilemiyorum ama rastladığımı hatırlamıyorum.

Astrogatör Horpach geminin seyir subayıdır, iki numaralı adam da Rohan'dır ve anlatı genellikle Rohan ekseninde ilerler, gerçekleşen olaylara anlam verilmesi için bilim adamlarının yaptığı açıklamalar sırasında odak nadiren değişse de adamımız Rohan. Elektron titreşimleri dış dünyanın üç boyutlu bir modelini yarattı, Horpach Rohan'a tayfa için alınacak güvenlik önlemlerinden bahseder ve dış dünyanın araştırılması sırasında uyulacak prosedürleri söyler. Horpach yaşlı kurttur, son derece sakin bir adamdır ve emir verme konusunda iyidir. Rohan Horpach'ın yerine geçeceği günü özlemle bekler ama bir yandan da onun kadar dirayetli olamayabileceğini düşünür. İkisi arasında görünmeyen bir gerginlik vardır, sonlara doğru iktidar olgusu dürüstlükle çatışmaya girecektir, felsefi bir mevzu. Daha baştan bu durumun sinyalleri verilir.

Araştırma gezisine çıkılır. Gezegen ölüdür, karada hiçbir yaşam belirtisi yoktur, denizde basit yaşam formları varlığını sürdürür. Yüzde dört metan, yüzde on altı oksijen içeren atmosfer havaya uçmaz, oksijenle metanın tepkimeye girmesini engelleyen şeyler vardır. Metan organik kökenlidir ve milyonlarca yıl boyunca yükselip belli bir seviyede kaldığı anlaşılır. Okyanus suyu da analiz edilir ve heyecan verici bilgiler vermez, bir tek okyanustan yakalanan balıkların manyetik alan yoğunluğundaki küçük değişimleri anlamalarını sağlayan bir duyuya sahip olduğu anlaşılır. İlginç bir gelişme. Evrim belli ki işini yapmaya devam ediyor ama sudan karaya yansıyan bir form yok, sudaki varlıklar da milyonlarca yıl içinde manyetik duyular geliştirmiş.

Araştırmalar sürerken önceleri kent olduğu sanılan yapılar bulunur. Araştırma ekibi yapıların metalden, muhtemelen volfram ve nikel karışımlı çelikten yapıldığını anlar ama birbirine geçmiş cepheler, milyonlarca kablodan oluşan yumakların, kargaşanın ne olduğu bir türlü ortaya çıkarılamaz. Burada devreye söylenceler girer, bilim adamları Lirlilerin ölen bir yıldızdan kurtulmak için civardaki gezegenlere gemiler yolladıklarına dair masallar olduğunu söylerler, bu kalıntılar onların ürünü olabilir ama Lirliler hakkında çok az bilgi vardır, uygarlıkları evrenden silinmiştir. Yine de hiç yoktan iyi bir açıklama bu. Adamlar kendi aralarında tartışırlarken başka bir gruptan Kondor'un bulunduğuna dair bir haber gelir. Olaylar bu haberler vasıtasıyla, araştırma gruplarının etrafında kurulur.

Mürettebat ölüdür, hiçbir fiziksel yaralanma izi yoktur. Nörobiyologlardan biri, beynin kaydettiği son anları görebilmek için ölülerden iyi durumda olanlardan birinin kafasına makineyi bağlar ve görüntüyü alır. Adamın işitsel belleğini yitirdiği anlaşılır, gemideki son kaydın da sinekler hakkında olduğu çözülür.

Sinekler?

PKD'nin bir öyküsü vardı, dış dünyanın her şeyi yiyen küçük kelebekler tarafından korunduğu bir distopya. Hiçbir şekilde engellenemeyen, sayısız kelebek. Her tehlikeyi yok edebilen, evrimini bu yönde sürdürmüş canlılar, doğanın hafızasının ürünü. Bağlıyorum, bilim insanları gemideki ölülerin manyetik alan çarpması sonucu amnezi geçirdiklerini ve sonrasında öldüklerini söylerler. Beyindeki elektriksel olaylar ortadan kaldırılır veya çarpıtılır ve ölüm gerçekleşir. Bunu yapan varlıklar? Lirlilerden kaldığı düşünülen otomatların üç yüz bin yıllık olduğu düşünülmektedir, onların başlarına gelen de aynı şey olabilir. Bu durumda gezegenin evrimsel olanaklarından beslenen varlıklardan bahsedilebilir ama teorik düzeyde. Şu unutulmamalı ki günümüzde -şimdilik- sihir gibi gözüken bilimsel olanaklar kurguda gerçekleşmiş haldedir ama bu sineklerin ve daha sonra gerçekleşen saldırılarda görüldüğü söylenen bulutun varlığı herhangi bir bilimsel temele oturtulamaz, ta ki hayal gücü geniş bir biyolog olan Lauda teorisini Horpach'a anlatana kadar.

Otomat Frankenstein'ın yarattığı diğer otomatlara bağlanacaktır olay, inorganik evrimin adım adım kurulmasıyla yaratılanlar, yaratanlarını ortadan kaldırırlar ve bunu evrimin olumsuz tarafında yer almış olmalarına rağmen yaparlar. Üreticiler yıldızlardan aldıkları enerjiyle çalışırlar ama bu enerji kesildikten sonra yarattıklarının kontrolünü kaybederler ve evrimsel açıdan daha avantajlı olmalarına rağmen üstünlüklerini kaybederler. Predator arkadaşların Alien tayfası üzerindeki güç kaybıyla aynı şey aslında. Sinekler -aslında çok küçük otomatlar- belirli noktalarda yoğunlaşmıştır ve kendileri için tehlike olarak gördükleri ne varsa ortadan kaldırırlar. Var olma prensipleri böcekleri andırır, her birinin içinde kodlu olan bilgiyle hareket ederler, ortak bir akıl yaratırlar ve bu sayede hiyerarşik bir yapıya, herhangi bir iktidara gerek duymazlar. Hepsi birdir ve biri hepsidir.

Sonrası bir dolu macera, oralara girip heyecanı öldürmeyeceğim ama ne yapılacağıyla ilgili konuşmayı anlatmam gerek. Rohan, ölü bir evrimin yıkıcılığıyla karşılaşınca evrendeki her yerin insanlar için olmayabileceğini düşünür ve bu varlıklara karşı girilecek bir intikam savaşının anlamsızlığını irdeler. Düşman bilinçli değildir, en azından insanın anlamlandıracağı bir kötülüğe sahip değildir, bu yüzden daha fazla kayba gerek yoktur ama son saldırıda kaybolan adamların bulunması lazımdır, bu yüzden kaptanla yaptıkları konuşmada Horpach, kararı Rohan'a bırakır. Sorumluluktan kurtulma çabası olabilir, Rohan'ın karar verirken insanlıkla ilgili fikirlerini gözden geçirme dürtüsü olabilir, bir şekilde karar verilir ve Rohan tek başına adamlarını aramak üzere yola çıkar.

Evren bayağı büyük, çok büyük. Bulutu oluşturan parçaların telepatiye sahip oldukları söylendiğinde adamların şaşırması çok ilginç, akıl almaz bir teknolojik devrimin içinde yaşadıkları halde daha ötesinin olası varlığı onları şaşkına çevirebiliyor. Bir de zamir kullanımının değişmesi var, sinekler nesne olarak anılırken erkek olarak anılmaya başlarlar. Rohan için oldukça ürkütücü bir şey, insanlık için yepyeni. Evren büyük diyordum, bu romanda her yanının insanlar için uygun olmayabileceğini, daha da önemlisi neyin uygun olup olmadığının sorgulanmasını görüyoruz. Gelecek sihirle ve bilmediğimiz dehşetlerle dolu.

Birkaç sıkı sihir ve dehşetle karşılaşmak için iyi bir tercih, usta işi bir roman. Lem işte, bir klasik. Her çağda güncel olabilecek problemleri dile getirdiği için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder