21 Kasım 2018 Çarşamba

Sandra M. Lynch - Dostluk Üzerine

Dostluk nedir? Dostluk süper bir şeydir ama dostluk ve arkadaşlık bambaşka şeylerdir, metnin orijinal adı Conceptions of Friendship olduğuna göre meselenin sadece dostlukla sınırlı kalmadığını, hatta dostlukla pek de ilgili olmadığını söylemeye cüret ediyorum. Çeviride kaybolan bir şeyler var kısaca, arkadaşlığın tarih boyunca değişen anlamları bir şey, "dostluk üzerine" bir metin bambaşka bir şey, o yüzden bu metinde dostluk üzerine pek bir şey beklemeyin, en azından kendi dostluk kavramınız üzerinden. Dostluğun ne olduğuna dönersek, kendi bakış açımdan ele alacağım, valla bende beş adedinin mevcut olduğu bir şeydir ki içlerinden bir tanesi dosttan da ötedir. Bu özel tanenin temeli yirmi iki yıl önce atıldı, diğerleri on altı yıllık. Ne demek istiyorum, her türlü gerginliğin, kavganın, gürültünün, üzüntünün, sevincin, ayrılığın yaşandığı ilişkilerin bir araya geldiği özel bütünlerdir bunlar, dolayısıyla ortaklaşmış yaşamların birlikte ördüğü kırkyama benzeri yapılardır. İçlerinden birini on yıldır görmesem de bir araya gelsek on yıl önceki halimize döneriz, adım gibi eminim. Dost böyle bir şeydir. Sayıca azdır ve yaşamınızın güncelliğini paylaştığınız, paylaşmaya niyetli olduğunuz insandır. Arkadaş bambaşka bir şey, etimolojiye girmeyeceğim ama... başka bir şey işte. Bildiniz.

Türkçedeki ve İngilizcedeki üfürükten hitapları çıkaralım, geriye "dost" ve "close friends" kalıyor. Sanırım ikincisini akılda tutarak ilerlemek daha mantıklı, Lynch bu yakınlık üzerinden gitmiş gibi geliyor bana. Gerçi değişiyor bu, sözcük değişmese de sözcüğün doldurduğu anlam durmadan değişiyor. Antik Yunan zamanlarından günümüze gelene dek bu yakınlığın anlamı arkadaşlıkla dostluk arasında gidip gelmiş, işin derinliğinde sosyal, kültürel ve siyasi meseleler de var tabii; bunlar yakınlığın içeriğini itip çekmiş sürekli. Kenya'da yaşayan İk topluluğuyla Romalılar arasında bir paralellik bulabiliyor Lynch, Cicero'nun amiticia sözcüğüyle karşıladığı arkadaşlıkla -arkadaşlıktan kasıt o yakınlığı isimlendirmek, ilişkinin derinliğine dair bilgi vermek değil- İklerin bir tehlike karşısında birleşmeleri benzer durumlar aslında. Lynch'in bu tür karşılaştırmalarda kullandığı veya müstakil olarak yer verdiği arkadaşlık türleri pek çok kaynaktan alınıyor; Homeros, Platon, Aristoteles, Cicero, Montaigne ve Sartre gerek arkadaşlıkla ilgili, gerek insan ilişkilerinin arkadaşlık haricindeki doğasıyla ilgili mevzuya getirdikleri yeniliklerle kendilerine yer buluyorlar bu araştırmada. Ahlak konseptinden ötürü Kant da bir yerlerde karşımıza çıkıyor. Çok hoş. Akhilleus'un arkadaşlarını kollamasıyla İtalyan mafyasının üyelerinin birbirini kollaması arasındaki kıyas, bulunan benzerlikler benim hoşuma gitti açıkçası. Motosikletiyle Anadolu'yu gezen, gittiği yerlerde gitarını tıngırdatan arkadaşa "troubadour" diyebilir miyim mesela, birkaç yüzyıl önceki havayı şimdi aynen soluyabiliyorsa neden olmasın? Şartlar çok değişti ama aynı yaşam biçimini sürdürüyorsa, kültürler arasındaki dünya kadar farktan benzerlikler çıkabiliyorsa olabilir. Zorlarız ama olur. Deniz Aydemir var benim bildiğim, Lara Di Lara'yla bir dönem çalmadan önce dünyayı şöyle bir dolanıp farklı kıtaların müziğine eşlik etmişti. Uzak zamanlarda kalmış gelenekler bir yerlerde sürüyor, çağların ötesinde kalmış duygular -bence- sürüyor, dünya ne kadar değişirse değişsin.

Arkadaşlar arasındaki benzerlikler, farklılıklar olduğu gibi kabul edilmeli, tamam ama Üç Robot Yasası gibi bir şey çıkıyor ortaya, günümüze yaklaştıkça. İnsan kendisiyle arkadaş olabildikten sonra bir başkasıyla arkadaş olabiliyor, en azından ahlaki açıdan sorunsuz bir arkadaşlığın doğabilmesi buna bağlı. İyi insanların iyi arkadaş olabileceklerini söyleyen Aristoteles'e göre iyi/erdemli olabilmek yeterli. Oldukça basitleştirilmiş, günümüz dünyası için eksik bir tanımlama. Lynch'e göre iyi bir arkadaş olmak için iyi bir insan olmak gerekmez -ki insanın "iyi" olması ne demektir, bu da tartışmaya açık- dolayısıyla iyi arkadaş olmak insanın iyiliği hakkında pek de bir şey söylemiyor bize, zaten Lynch işin içine Hegel'i ve Sartre'ı da sokunca özne-nesne bağlantısı üzerinden insanın ve arkadaşının özne-nesne olarak değişimi de giriyor işin içine, bir insanı asla tam olarak tanıyamayacağımız fikri ortaya çıkıyor, bu da arkadaşlığın sınırlarını muğlaklaştırıyor. Aşk - Bir Alıştırma'da karşımıza çıkan insanı tanıma/insanı inşa etme süreçleri burada da yer buluyor; beklentiler, yargılar, edimler ve bilinmeyenler, kısacası ilişkilerle ilgili hemen her şey bir arkadaşlığın kurgulanmasında etkin. Jerome Neu'ya göre bunların yanına emeği, diğerkamlığı da eklememiz gerekir; arkadaşlık ve sair ilişkilerde gösterilen değer, harcanan zaman ve zamanın kalitesi üzerinden okunabilir. Aslında iş öyle yerlere gidebilir ki kallavi bir araştırma çıkabilir ortaya, ele alınacak pek çok disiplin var. Lynch yüksek lisans tezi olarak ele aldığı bu eserde çapı küçük tutmuş, derli toplu bir inceleme çıkmış sonuçta ortaya. Güzel.

Klasik dünyada dostluğa göz atıyor Lynch, Odysseus'un etrafındaki insanlarla kurduğu ilişkiye bakarak akrabalık ve kabile kavramının Homeros'un Yunanistan'ında olmadığını söylüyor. Konuk-dostluk var, bu dostlukta en beğenilen erdemler cesaret, sadakat ve fedakarlık. Duygusal herhangi bir bağ yok. Bir özne olmama durumu aslında; toplumsal beklentilere uymak dışında bireyin -henüz oluşmamış "bireyin"- yakın ilişkilere dair bir sorumluluğu, duygusu yok. Toplumsal sorumluluk, benmerkezcilik, hayatta kalma, işlevselcilik, bunlar var. Hetaery nam gruplarda dostluğa benzer bir şey göze çarpıyor ama ortak çıkarla hareket eden insanlar oluşturuyor bu grubu, kahramanlık yapıyorlar, savaşıyorlar, birbirlerini kolluyorlar. Bu kadar. Gruptaki homoerotik bağ da Antik Yunan eşcinselliğini ortaya çıkarıyor, başka bir mevzu.

Aristoteles'in öne sürdüğü üç farklı dostluk boyutu var: Çıkara dayalı, hazza dayalı ve İyi'ye dayalı. İyiliklere dayalı iyi dostluklar, asıl değerli olan bu, diğerleri bir nevi analoji. İyiliğe dayalı dostlukta insanları herhangi bir özelliklerinden ötürü değil, varlıklarından ötürü beğeniyoruz, var olmaları yeterli. Polis'in yurttaşları olarak iyi insanlar arasında kurulan kamusal dostluk, Aristoteles'in esas dostluktan kastı bu, bireyin varlığı yine önde değil. Cicero ve Montaigne bu türü değişen çağın toplumsal yapısına uygun olarak değiştiriyor ve yıkıyor. Cicero'nun zamanında rekabet, askeri hakimiyet kurma çabası var, amiticia bu açıdan önemli bir ilişki türü. Karşılıklı hizmet. Devletin gerekli kıldığı şeylere uyum sağlamayı kolaylaştırıcı ölçüde değerli. Roma'nın toprakları genişledikçe, diplomasi bir sanat haline geldikçe bu ilişki türünün ahlaki açıdan giderek yozlaştığını göreceğiz, parçalanma tam da bu noktada başlayacak ve kamusal alanla bireysel alan ayrışmaya başlar başlamaz arkadaşlığın içeriği de değişmeye başlayacak. Montaigne, günümüzün anlayışına daha uygun bir arkadaşlık konseptinin çizgilerini ortaya çıkardıktan sonra felsefe de bu yeni temel üzerinde çalışmaya başlayacak, sanatçının Rönesans'tan sonra sanatçı olması gibi insan da benzeri büyük değişimlerden sonra insancıl ilişkiler kurabilmeye başlayacak, en azından bu biçimde kurgulanabilecek.

Günümüze doğru geldikçe, bahsettim bunlardan, dostluğun ne olduğu, ne olmadığı, dürüstlük, özgecilik, bencillik ve benzeri pek çok mesele ele alınıyor, Kant'ın ahlakla ilgili fikirleriyle dostluğun doğası arasında benzerlikler ve farklılıklar kuruluyor, bir dünya şey.

Kısacası dost iyidir. İnsan olmanın gerektirdiği bir şey olduğu söyleniyor bir yerde, doğrudur. Dostu düşmana çevirmek de insan olduğumuzu gösterir, dostu üzmek de gösterir, dostla birlikte yaşamın zirve noktasına varmak da gösterir. Ortada dost varsa her şey daha süperdir. Şahsen dostlarımın yanında değilken tam olarak kendim olamadığımı düşünüyorum. Mesela bir kavgaya girsek Homeros'un zamanındaki dostluğa dönüşür aramızdaki şey, başına kötü bir şey gelen dostum için gereğince üzülemezsem insan olduğumu, zıtlıklarla var olduğumu hatırlarım, dostluğun her kapısı kendime, bir başkasındaki kendime, kendimdeki başkasına falan, çok acayip yerlere çıkar. Manyak manyak işler olur. Her şey kafayı yer. Dost süper bir şey laan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder