9 Temmuz 2016 Cumartesi

Kym Lloyd - Suçluluk Kitabı

Roman bitmiş beyler, derler. Roman bitti, klasik formda anlatılacak bir şey kalmadı, zaman parçalı anlatıların pusulası yitmiş gemiler gibi oradan oraya salınmalarının zamanıdır. Lakin ki, öyle değildir. Jonathan Franzen, Kazuo İşiguro gibi pek çok yazar, tamamen parçalanmadığımızı gösterircesine yazıyor. Kym Lloyd'u da bu listeye dahil ediyor, alkışlarla uğurluyoruz.

Gelişim psikolojisi derslerinde gördüm, çocuk maruz kaldığı davranışların keyfi bir kötülük içerdiğini anladığı an hınç duymaya başlıyor ve hayatı boyunca bu hıncın çarpıklığıyla yaşıyor. Bununla baş etmek elinde ama hınç bağımlılık yaratan bir şeydir, insana gücü elinde tuttuğu sanrısını verir. Kurtulmak zordur bundan, tabii kurtulmak istenirse. İşin öbür boyutunda samimi üzüntüler var, davranış olarak ortaya çıktıkları zaman hedef aldıkları insanda suçluluk duygusu uyandırır. Önemli olan şu ki sorumluluğun olduğu noktada suçluluk vardır, tersi çok sakattır, mesnetsiz suçluluk insanı diğerlerinden soyutlar, içtenliğini yok eder. Yanlış anlaşılacaksanız neden içtenliğinizi ortaya koyasınız, değil mi? Koymazsınız, acıyı engellemiş olursunuz. Öğrenilmiş bir çaresizlik sonucunda ada bireyler ortaya çıkar, denizin altında belki el elesiniz ama yüzeyde birbirinizden oldukça uzaksınız, hava sisliyse hiçbir adayı göremezsiniz, bu kadar metafor yeter sanırım. Yani samimi olalım, içten olalım, samimiyetimizi anlamayan insanlardan uzak duralım, bu arkadaşlar birinci dereceden akraba falan olabilir, o zaman asgari ölçüde iletişim kurup odamıza kapanalım ve fırsat oldukça dostlarla, arkadaşlarla görüşelim. Bu, yaşadığımızı hissettiren sayısız yoldan biridir.

Bu kitaptaki ailenin hiçbir üyesi açık değil, hepsinin suçluluğu farklı ama sonucu bir; suskunluk. Goode ailesi mutluluktan başka bir temelin üzerine kurulmamıştı, ta ki baba Phineas başka bir kadına aşık olana kadar. Öncesinde iki kızdan büyük olanı, Viviane'in psikolojisinin giderek bozulması, sağır kardeş Gwynne'in olanlara akıl erdirememesi var. Üç yıllık bir sürenin sonunda ailenin üyeleri birbirlerini tanıyamayacak kadar ayrı insanlar haline geliyor, Phineas diğer kadınla evleniyor, çocuğu oluyor ve çocuk öldükten sonra -bir de onun suçluluğu ekleniyor- bir manastıra kapatıyor kendini, oradan bir yurda, oradan yurtta tanıştığı adamın yanına. Viviane, babasının evden ayrılmasından sonra giderek kötüleşiyor, sevgilisi olan hayvan herifin teki tarafından tecavüze uğruyor ve akıl hastanesine kapatılıyor. Gwynne hayatını kurmaya çalışıyor, anne Maggie her şey için mantıklı bir cevap arayıp bulamıyor, o da meczup gibi bir şey oluyor. Zaten babası tarafından sürekli suçlanmış, doğumda annesinin ölümüne yol açtığı(?) için. Tyrion Lannister Sendromu diyebiliriz buna. Tyrion bu suçlamalardan yeterince yara aldıktan sonra elindeki en büyük gücü, beynini kullanarak milleti bir bir hacamat etmişti, babasını nasıl vurduğunu hatırlayın. Maggie de ödünleme yok, saf suçluluk var. Karakterlerin hepsinin çıkmazı bu suçluluk. Bireysel mutsuzlukları daha büyük bir yanlışı görmelerini engelliyor, daha büyük bir probleme yol açıyor.

Romanı kabaca iki bölüme ayırdım, ilk bölümde karakterlerin suçlulukları, flashback vasıtasıyla iyice bir deşiliyor, onlarla özdeşim kurar hale geldikten sonra asıl hikâyeye geliyoruz. Viviane'in kötüleşmesinin, Phineas'ın başkasına aşık olmasının arkasında bir adam var, yaşlı bir profesör. Filolog olan bu arkadaşımız, Phineas'e fine ass diyerek adamı etkisi altına alıyor. Ad takılmasını kabullendiğimiz an üstümüzdeki gücü de kabullenmişiz demektir, çok basit bir psikolojik hadisedir bu. Adam Phineas'i aşık olacağı kadınla da tanıştırıyor, aileyi yavaştan yıkmaya başlıyor, sebebi annesinin çocuğunu eş yerine koyması, ensest olayları var. Bir de kızı ölmüş adamımızın. Viviane'i görüyor eve ziyarete geldiği zaman. Olaylar buradan sonra kopuyor.

Klasik son, çok klasik. Bütün olaylar bir anda çözülüyor, adamımızın itirafıyla. Farklı bir kurgu bekliyordum, sonuçta klasik anlatı da olsa farklı tekniklerden biraz yararlanılabilirdi. Şu hali de çok başarılı gerçi.

Altı karakterin gözünden suçluluk panoraması, güzel.

2 yorum:

  1. Aslında zor bir kitap bence yorumlanması da öyle olmalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de, o yüzden kitaplardan anlamadığım gerçeğine sığınıp zıv zıv yapmakta bir beis görmüyorum.
      Beis...

      Sil