Necati Tosuner'in ikinci romanı. Sancı.. Sancı... sonrası bir modern zaman bunaltısı. İsim değişse de insanların yaşadıkları sancılar benzer, hatta romanın dili birebir aynı. Pek bir değişikliğe gitmemiş Tosuner, sesini korumuş. Kurgu da korunmuş, bir dünya birbiriyle alakalı, alakasız insan ve bir dünya sıkıntı. Bu sefer yaş aralığı geniş, dedelerle torunlar bir arada. 32 kısım tekmili birden.
Burada da Okan var, kambur bir oğlan yine. Yazar olmak istiyor, kuzen Pınar'a aşık. Okan'ın babası Kadir biraz ayıca bir kardeşimiz, oğlunu seviştiriyor bir kadınla falan çok affedersiniz. Tabii böyle değil, hepsi bir sıkıntı içinde veriliyor. Evet.
Pınar'ın abisi var bir tane, adını unuttum. Ayrı eve çıkmak istiyor, annesi perişan oluyor falan ama her şeyi içinde yaşayan bir kadın. Güçlü görünmek istiyor, çünkü eşinden ayrılmış ve oğlu da bırakıp gidiyor işte.
Ekrem, Pınar'ın babası ve esas adamımız. Ortağı olduğu şirketten şutlanmış, mutsuz sonlu ilişkilerin adamı. Kendi sonu da mutsuz olduğu bir anda gelecek.
Diğerleri, bir sürü insan. Bir sürü ev, bir o kadar hikâye. Yalnızlar, iç dünyaların ilişkilere yansıması kaynaklı bir yolculuk bu roman. Pek hoş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder