27 Mayıs 2015 Çarşamba

Michel Butor - Değişme

Yeni Roman'ın en önemli metinlerinden biri derler. Nesnelerle öznenin kesin bir ayrışması vardır. Olabildiğince dolaysız, benzetimsiz bir anlatımla öznenin saf bilinci ortaya çıkarılır, şeylerin dünyasından bağımsız bir anlatı. Tam böyle de değil, şeyleri olduğu gibi anlatmanın romanı, onlara verilen anlamlarla anlatmanın değil. Alain Robbe-Grillet, Yeni Roman'da betimlemelerin, nesnelerin doğurduğu insandan bahsederken metinden bütün betimlemeleri vs. çıkardığımızda geriye pek bir şey kalmayacağını ifade eder. İnsan ortadan kalkacaktır bu durumda, öyleyse tam bir öznellik ve sadece insan önemlidir. Çok kabaca Yeni Roman böyle bir şey.

Bende bu versiyon var, 1973 tarihli ilk baskı. Nereden bulmuştum da almıştım, genelde her kitabımın hikâyesini bilirim ama bunu hatırlamıyorum. Neyse. Gördüğünüz gibi şömineden lokomotif çıkmaktadır. Saatin yansısı yerli yerindedir. Zaman akıştadır ve yol insanı değiştirir. Zamanla yolu pek ayıramam ben, o ilkokulda öğretilen zamanlı, yollu ve hızlı formülde bir yanlışlık olduğuna inanıyorum. Astrofizikçiler göreve.

Trenli bir hikâyemiz var. Calvino'nun Zor Sevdalar'ında Değişme'yi öykü olarak bulabilirsiniz, kitabı İstanbul'a götürmemiş olsaydım karşılaştırmalı bir şeyler yazacaktım ama kısmet değilmiş. Orada da sevgilisine doğru yola çıkan bir kardeşimiz vardı. Trenle. Bir de Trenin Tam Saatiydi var, o bambaşka bir şey. Sanıyorum içinde(n) tren geçen bir şey kötü olamaz. Tabii şöyle bir şey yazmazsanız: "Bok tangosu/Trenler/Kolayı içecen şişeyi yiyecen" Bu kadar makara yeter sanıyorum.

Léon Delmont, Paris'te yaşayan, çalıştığı şirketin merkezi Roma'da olduğu için haftanın belli bir günü 22 saatlik Roma yolculuğuna çıkan bir kardeşimizdir. Eşi Henriette ve dört çocuğuyla birlikte pek mutlu olmadığı bir yaşamı sürüklemektedir. Huzurlu değildir, yapacağı çok şey olduğunu düşünür ve Roma'daki sevgilisi Cécile ile özlediği her şeye kavuşma hayalleri kurar. Sevgilisi için Paris'te bir iş ayarlamıştır, Roma'ya çıktığı son yolculukta Cécile'e bundan bahsetmeyi düşünmektedir. Eşinden boşandıktan sonra Cécile'le mutlu bir hayat yaşayacaktır, 22 saatin sonunda fikri değişmezse tabii. Değişir, biz de bu değişimi okuruz. Dört farklı geçmiş zamanın anlatıldığı kısımların eşliğinde sonsuz bir şimdiki zamanı yaşarız. Her şey şimdiki zamanda olup bitmektedir, anlatıcının geçmişe dönüşleri bile şimdiki zamanın anlık bilinç parıltılarıyla sık sık bölünür.

Tren yolculuğu başlar başlamaz kompartımanın ve diğer insanların betimlemelerini görürüz ama bir mekan yaratma çabası değildir bu, Delmont'un bir yaratımı da değildir. Adam ne görüyorsa biz de bütün çıplaklığıyla onu görürüz, herhangi bir anlam arayışına çıkmadan. Hatta ikinci çoğul şahıs kullanılarak anlatılan bir metinde Delmont olmaya zorlanırız, okurluğumuzdan emin olamamaya başlarız. Metnin sonlarında Delmont'un düşünceleri belirmeye başladığı zaman bağımsızlığımızı kazanırız, düşünceler okurun olamayacak kadar öznel bir hale gelir. Öncesinde -geri dönüşler haricinde- tam bir algı paylaşımı vardır.

Delmont Birader'in aklında -bizim aklımızda veya, bundan sonra böyle anlarsınız- Henriette'in ve çocukların bazı şeyleri çaktığı düşüncesi vardır. Ayrılık akıllara düşmüştür, her şey daha kolay olacaktır böylece. Kayıp gençliğine kavuşmaya gidiyordur bizimki, heyecanla doludur. Geriye dönüşlerde yıllar önce Henriette'le yapılan gezinin Roma'sı ve Cécile'in Roma'sı karşı karşıya gelir. İlki sıkıntılıdır, ikincisi Delmont'un mutlu olduğu bir şehir imajıdır ama yolculuğunun dönüştürme sürecinin sonunda bu Roma'yı kaybedeceğini düşünür Delmont, bu yüzden Cécile'e planlarını açmaktan vazgeçer, rüyasını kaybetmemek için de bir kitap yazmaya karar verir. Yazmayı düşündüğü kitap, elimizde tuttuğumuz kitaptır. Böylece biten bir anlatı aslında yeni başlamış olur, metni tekrar okumak lazım gelir falan.

Bu kırılma noktası Cécile'le Henriette'in tanıştırıldığı bölüm hatırlanınca yaşanır, Delmont'a göre Henriette ve Cécile aşırı empatiyle yakınlaşırlar ve Delmont kardeşimiz ortak düşmanları olarak kendini görür. Kadın dayanışması. İki farklı Roma'dan birincisine tutunur Delmont, Henriette'le tekrar bir Roma gezisi yapmayı düşünür. Her şeyin daha iyi olacağını düşünür bu kez.

İki farklı şehir imgesinin çatıştığı bölümler geri dönüşlerdedir, demiş miydim ya? Bu geri dönüşleri biraz anlatayım. Kompartımandaki insanlara isim vermeyle başlayan ve uydurmasyon yeni bir yaşam kazandırmaya kadar giden gözlemler sık sık gelecek planlarıyla ve hatıralarla kesilir. Üç ana bölüm, ara kesitler ve boşluklarla bu akışlar, bağlantılar kurulur. Gündüşü görürsünüz ya, daldıktan sonra bilincinizi kazanıp tekrar daldığınızı düşünün. Anlatım tekniği bunun gibi bir şey işte. Zamanın akışını adamımızın gözlediklerinden anlarsınız. Bazen bir motosikletli, bazen bir araç, yemek araları ve kitabını koltuğa koyup kompartımandan çıkma mevzuları. Günlük yaşamımızın farkına varamadığımız anlarıdır bunlar, genelde pek üstünde durmadığımız ve hayatımızın büyük bir bölümünden ibaret olan anlar. Dizilerde izleriz hani, Friends'te mesela, karakterlerin hayatı pek hareketlidir, hep bir şeyler olur falan. Öyle değil, sadece izleyiciyi sürükleyen olayları görürüz, günlük yaşamları hemen hiç gösterilmez. Alışveriş yapmalarını, kitap okumalarını izlemeyiz dakikalarca. Bu kitapta bu anları göreceksiniz işte. Fikir verebilir:


Yazı bir yolculuk, farklı yollardan gitmek isterseniz bir deneyin bunu. Bir de şey, Twitter hesabı açtım bir tane. Arada derede bir şeyler yazacağım. Edebisi Derin İşler

1 yorum:

  1. çok değerli bir iş yapıyorsunuz kitaplardananlamayanadam.

    YanıtlaSil