13 Eylül 2016 Salı

Francesco Alberoni - Aşık Olma ve Aşk

Aşık olma nedir, nerelerde bulunur, bulununca ne olur, işin ideolojik yanı nedir, doğası gereği devrimci olan aşk sayesinde/yüzünden yıkıcı/yapıcı hangi eylemler ortaya çıkar, bunlar hakkında iyi bir kitap. Aşkı tanımlara sığıştırmaya çalışmak yerine açımlayıcı bir anlatım var, bu iyi. Aşk büyük büyük laflara gelmez, burada büyük laflar yok, bu da iyi. İyi yani.

Barnes'ın meşhur dünya tarihinde buçukluk bölüm aşka ayrılmıştır, aşkın bölücülüğü ve birleştiriciliği, tarihi pek çok mevzuda irdelenir. Bomba bir kitaptır o, bu da benzer bir bakış açısıyla olaya yaklaşır. Aşk bir devrimdir, yıktığının yerine yenisini koyar. Alberoni, aşkı İslamiyet, Reform, öğrenci eylemleri gibi kolektif işlerle bir tutarak temellendirir ve bu bağlamda inceler.

Cinsellik açısından bakıldığında insanın biyolojik olarak cinsel olduğu bir dönem yoktur, mevzu içkindir ve her an orada bir yerdedir. Bunu devrimci kılan yan, sadece aşkla olağanüstü bir özellik kazanması. "Yeme, içme gibi doğal cinsellik, saatin düzenli işleyişi gibi sürüp giden, sıradan, tek düze yaşamımız sırasında bize eşlik eder. Olağanüstü cinsellik ise yaşam çizgisinin yeni ve değişik yollar aradığı zamanlarda ortaya çıkar." (s. 13) Burası önemli. Zaman ve enerji kaybı olacağını düşündüğünüz için sevişme teşebbüsünü bertaraf ettiğiniz oldu mu? Yoğun, tutkulu bir seks olmayacaksa bunu yapmak makuldür. "Cinsellik arzuya, zekaya, fantaziye ve tutkuya bağlıdır ve onların bir karışımıdır. Ama kendisinden önce var olan bağları yıkmak, kesmek, doğasının bir özelliğidir." (s. 13) Böyle bir tecrübe yaşanmayacaksa, eh, "Ben almayayım ya," denir. Başka bir amaç varsa denmez tabii, kimi seksle muktedir olmak ister, kimi özgürlüğünü bu yolla sağladığını düşünür. İnsan çeşit çeşit aziz dostum.

Başka, yıkıcılık. Davut, Mevlana, Dante, Neruda, Quasimodo, hepsinde kurumları biçimlendiren, yeni biçimler oluşturan bir aşk anlayışı vardır. Bu aşkın doğması Alberoni'ye göre mevcut kurumlar aşıkların bir araya gelmesini engellediği içindir. Beatrice ölür, düşman ailelerin aşık çocukları ayrı dünyalara hapsolur, ortada yıkılması gereken bir engel belirir. Bizde kavuşamayınca aşk olmasıyla aynı durum. Doğuş evresidir bu, Koruyucu -tanrı, baba vs.- terk edilir, bendini çiğneyip aşan bir varlık ortaya çıkar. Hayırlı olsun, aşıksınız. Boku yediniz.

Aşk her şeyi siler, yeni bir başlangıçtır. Arkada kalanlar için yıkımdan başka bir şey yoktur bunda, oysa aşık olan için yanan gemilerin küllerinden kurtulma çabasıdır. Tercihtir nihayetinde, bir anda ortaya çıksa dahi kişi farkına varmadan kendini aşık olmaya hazırlamış olabilir, tam tersini düşünüyor olsa bile. "Aşık olmanın tarihi, seçmeyi reddetme ve seçmeyi öğrenme tarihi olacaktır." (s. 23) Yaşam durur, gündelik hayatın sıradanlığı yıkım anlarında hiçlik gibi gelir. Betona gömülmüş, havasız kalan acılı ruha sorun, nasıl güvendiğini, hiç düşünmeden kendini bıraktığını kişisel tarihi içinde, sanki kayda değer başka hiçbir şey yokmuş gibi anlatacaktır. Aşık olduğu kişinin biricikliği bir zamanlar kendi biricikliğiydi, şimdi kendini dahi yitirdi ve nerede bulacağını bilemiyor. Tehlikelerle ve mutlulukla dolu bir yolculuktaydı, şimdi başkaları için yaşıyor.

İki insana aynı anda aşık olunamayacağını söylüyor Alberoni, birinin diğerine duyulan aşkı yıkmadan ortaya çıkamayacağını belirtiyor. Tartışmaya açık bir hale geldiğini düşünüyorum, gelecekte duygusal ilişkilerin bürüneceği biçimler bildiğimizden çok daha çeşitli olabilir. Hormonlarımız, salgı sistemimiz, sinir sistemimiz değiştirilmeye hazır, insanoğlunun her şeye açık olması gerekiyor. Neyse, artık "ben" yerine "biz" varsa, problemlerin birlikte çözülebileceği inancı yerleşmişse aşk budur. "Problemlerini çözmeden gelme" mantığı varsa o aşk değil. Bence makul bir yaklaşım, kendini verdikten sonra kim kendini düşünebilir ki? Büyük bir kopma lazım.

Alberoni, maddi ve manevi koşullarından tamamen hoşnut olan insanların aşık olmasının çok zor, hatta imkansız olduğunu söylüyor. Aşk, gündelik yaşamın zorluklarından doğuyor, yukarıdaki ayrı dünyaları hatırlayın. Yitirecek bir şeyi olmayanlar aşık olabilir, varlığını zenginleştirmeye çabalayanlar değil. Daha iyi yenilmek, dibe batmak lazım.

Teoloji ve dinler tarihiyle kurulan bağlantılar, biyolojik yaklaşım vs. gibi pek çok farklı pencereden güzel bir aşk değerlendirmesi. Lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder