29 Nisan 2017 Cumartesi

Friedrich Dürrenmatt - Yunanlı Bir Kız Aranıyor

Neden aranıyor, Arnolph Archilochos bir Yunan(lı). Yunanlı? Yunanlı. Takıldığı barın çok orijinal sahipleri -karı koca, biri eski bisikletçi, biri de sanatçı mıydı, öyle bir şeydi- adama evlenmesini salık veriyor. Evlenirse her gün gelip maden suyu içmez diye mi yoksa adamın hayatına bir renk gelir, döngüden çıkar diye mi, orası karışık. Sonuçta Arnolph baş göz edilecek, orası kesin. Gazeteye bir ilan, şak, kız hazır. Dünya güzeli, korkulduğu gibi değil. Korkulan bir şey var ama, Dürrenmatt okurken her an bir terso bekliyor insan. Bol bol, tatmin edecek kadar zengin katakulliler, şahsi gariplikler var.

Dürrenmatt'ta hemen her karakter bir eleştirinin doğuşuna sebep oluyor. Arnolph'un badaklığı ve geri kalan gariplikleri yetersiz sosyalleşmenin izlerini taşıyor, sonlara doğru adamın korkularla yüzleşmesi kendisini bir nevi büyütüyor ve modern bir insana döndürüyor. Modern, iyi değil. Seçim yapabilir hale gelmesi hiçbir şeyi düzeltmiş değil ama bu da başlangıç. Düzeltilecekler arasında adamın "dünya düzeni" geliyor. Küçük, eski evinde asılı olan 10 fotoğraf var. Cumhurbaşkanı, patronu, bir devrim önderi, bir kolluk kuvveti müdürü, bu tür zatlar. Zıtlıklar var, 10 fotoğraflık dünyada çatışanların neleri ifade ettiklerinin bir önemi yok, zira dünyanın bir önemi yok. Arnolph merkezde, etrafındaki her şey var olmaya devam edebilir veya etmeyebilir, sıkıntı yok. Şapşalın para sızdıran abisi, tehditkar yeğenleri, kısacası rezil bir ailesi var ama her şey olacağına varır, para vermekte bir sakınca yok. Gazeteden bulduğu kızla tanışana kadar.

Uyanık olmazsanız sürprize kapılıp heyecan duyarsınız, öbür türlü neler olacağını az çok tahmin ederek okursunuz. İkisi buluştuktan sonra ilginç bir tesadüf eseri sırayla 10 adamla karşılaşırlar. Kimsenin dikkate almadığı hatta görmeye tenezzül etmediği Arnolph'a cumhurbaşkanı, din görevlisi, şunlar bunlar, herkes selam verir ama malum, bir anda görülmeye başlayan adamın pek de çekici bir yanı yok, değişmediği malum. Tek değişiklik kız, bir olayı var yani. Neyse, iş yerinde patron Arnolph'u terfi ettirir, deli bir ikramiye verir ve Arnolph kendine kıyafet alır falan, şekil olur. Kızın yanında çalıştığı aile, malikaneyi kıza devreder. Neler oluyor, değil mi? Düğüne akın olur, başkanlar falan gelir ve Arnolph olayı çakozlayana kadar deli eğlenirler. Sonra adamımız çakar, bir sosyete orospusuyla evlendiğini haykırıp ortadan yok olur, sonra kadın gelir ve yeni başlangıçların insanı değiştirebileceğinden, Arnolph'un saflığını ve geri kalan -pek de bir şey kalmıyor ya- bütün özelliklerini çok sevdiğinden ve değişmek istediğinden falan bahseder. Arnolph düşünür, taşınır ve kıza sarılır. Mutlu son. Gibi.

Nedir, patronun üretim-iktidar ilişkisini irdeleyici sözleri iyi. Hükümetler alınıp satılabilir, kiralanabilir, şirketlerin emrindeki ülkeler birbirine savaş açabilir, bu tür şeyler. Bir de üretilen her yok edici nesneye karşılık bir de yaratıcı nesne üretilir ki dengeli bir vicdan oluşsun, bu var. Hölderlin'in kitabı, patronun kurtuluşu ve çöküşü tuttuğu elinde.

Din. Dernekler, çıkar ilişkileri. Din adına, aslında pek çok şey adına yapılan işlerin sağduyuyu baltalaması.

Kara yazar Dürrenmatt, iyi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder