29 Nisan 2017 Cumartesi

Neal Stephenson - Elmas Çağı ya da Genç Bir Kadının Resimli Okuma Kitabı

Öyküsü kafamda dönüp dururdu; interaktif bir sanal gerçeklik oyunu. Her türlü olabilir; Kudüs'ün zaptı, Merkür'deki formal enerjilerle savaş. Sisteme sızan bir virüs, oyunun dokusunu bozmadan kendi gerçekliğini yaratıyor ve oyunculardan birinin beyin korteksine ulaşarak anılarını tetikliyor falan, bir şekilde adamı aslında orada olmayan bir kapıya, geçide vs. yönlendiriyor ve şfos! Beyin infilak ediyor, gözler pörtlüyor, gerisi gore işler. Neyse, bugün yazarım, yarın yazarım derken çat, Stephenson'ın deli ayrıntılı, inanılmaz detaylı dünyasında minicik bir paragrafta görüyorum. Çok uzak olmayan bir gelecekte görme organlarına entegre edilen bir sisteme virüs sızıyor ve insan sürekli porno reklamı, parçalanan domuzlar falan görüyor ve intihar ediyor sonunda. Küçük detaylar kurgusal dünyayı inanılabilir kılar ve Stephenson olay örgüsünü vermekle yetinmiyor, hemen her bölüme böyle küçük detaylar sıkıştırıyor. 

Cyberpunk teknolojinin hükümranlığı, yaşamın replikasyonlarıyla haşır neşir olmaksa eğer, o zaman arka kapakta dendiği gibi bu kitapta bir Post-Cyberpunk durum var demektir. Daha başlar başlamaz tanıştığımız Bud'ın Kaplan! Kaplan!'daki Foyle'dan pek bir farkı yok; aynı beyinsizlik, aynı kaba kuvvet. Her şeyin Bud'ın üzerine kurulduğunu düşünüp ilerleyince görürüz ki kendi ahlaki/hukuki kurallarına sahip, bir ölçüde stabil kantonlar Bud'ın kaotik kuvvetini kolayca emip kellesini alabilir. Bud'ın kaslarında nanoteknolojik meretlerden vardır ve bunlar kasları durmadan geliştirir, adam kendine son teknoloji bir silah alır ve soyguna falan çıkar, eyvallah ama teknolojiye tapılmıyordur artık, teknolojiyle felsefe -Konfüçyusçü adli sistem bile var!- bir noktada birleşmiş, anlamla bağları kopan yaşam tekrar anlam kazanmaya başlamıştır. Bu yüzden güçlünün borusu ötmez. Bud öldürülür, Cyberpunk ruhuna Fatiha okunur. Stephenson'ın Bud ölürken sırıttığını düşünüyorum.

Onca şeyi bağlamak zor, emek isteyen bir okuma gerekli. 10 yıllık bir süreçte gerçekleşen olayların takibi, karakterlerin dönüşümü, olaya dahil olan örgütler ve insanlar, sahneden çekilen örgütler ve insanlar, teknolojik zamazingolar derken kafayı kırmamak elde değil.

Dünyadan bahsetmek gerekirse nanoteknolojinin alıp yürüdüğünü söyleyerek başlayabiliriz. Casusluk için üretilen bakterilerden iç organları ve kasları patlatıp insanı kanlı bir çuvala çeviren silahlara kadar birçok mevzuda küçük enişte var. Mediatron denen dalga da günümüzdeki pad sistemini önceleyen bir gereç. Nesne derleyici nam alet de yemekten bisiklete kadar ihtiyaç duyulan her şeyi sağlıyor, adı üstünde işte. Kamusal alanlarda herkesin kullanabileceği derleyiciler mevcut, gönül etrafta bir sürü Diyojen görmek istedi ama olay başka.

Resimli Okuma Kitabı. Okuruna göre biçimlenen sayfaların bildungsroman olmak dışında bir işlev taşımadığı kitap. Nell'in eline Hackworth'ü soyan kardeşi sayesinde geçiyor. Hackworth yeni teknolojiler yaratabilen bir mühendis, kurguladıklarını yaşama geçirebilmek için her şeyi yapıyor ve patronunun emriyle bu kitabı yaratıyor. Dr. X nam bir diğer güç odağı da kantonlardan oluşan bir dünyada dahil olduğu grubun üstün gelmesi için yüz binlerce kız çocuğu ürettiriyor ve hepsine bir tane Resimli Okuma Kitabı sağlayabilmek için Hackworth'ü katakulliye getiriyor. Adamın asıl patronları durumdan haberdar oluyor ve casusa kontrcasusluk yapması için aba altından sopa gösteriliyor. Sonrasında Feed denen bir ağın -kabaca internete benzetilebilir ama muazzam üretim olanakları sağlıyor, çok önemli bir sistem- alternatifi olarak sunulmak istenen Seed için Tamtamlarla yaşamaya gönderilecek, orada telepatiyle teknolojinin birleştirilmesi konusunda kilit bir rol oynayacak. Falan filan.

Nell dedik, kızımız büyüyecek ve kitapta okuduğu öykülerle dünyasını biçimlendirecek, kitabı da. Yansıma aslında; yaşamla kitap birbirinin boşluklarını doldurabiliyor. Nell'in gelişimiyle güçlerin iktidar savaşı kesişecek, çok heyecanlı şeyler olacak. Gibi.

Kurma Kız'ın esin kaynağı olabilir, benzer dünyalar ama çok daha komplike. Çok. Anthem'e başlayayım diyordum ama ayda bir tane Stephenson yeter.

BK severler pas geçmemeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder