16 Haziran 2018 Cumartesi

Alejandro Zambra - Soru Kitapçığı

"Önce şıkları ele. A gitti, B'de fiilimsi yok zaten. Kalan üçüne odaklan. Olumsuzluk ekiyle sıfat-fiil eki aynıdır, cümlenin öğelerini hatırlayıp yüklemi bulduğun zaman karıştırmanın imkanı yok zaten. Geriye bir tek şık kaldı. O doğru olan. Onu işaretlersen binlerce kişinin önüne geçersin, çoğu öğrenci bu soruyu yapamaz. Yapmak istediklerini varsayıyorum, senin de yapmak istediğini tabii. Arkadaşlarının önüne geçmelisin. Bulutsuzluk Özlemi dinledin mi hiç? 'Belki en yakın arkadaşınla yarıştırıldın ve sen kazandın.' Birbiriyle alakalı sözcükleri bul, alakasızları bul, ekleri ayır, kökleri kayır, öğeleri biç, atasözlerini kes, böyle atasözü mü olur? Bunları öğrenmek zorundasın, öğrenmezsen devam edemeyeceksin. Film senin için burada bitecek. Askere gidersin, işe girersin, bir halt edersin ama üniversiteye gidemezsin. Gidemezsen uzun dönem askerlik. Asgari ücrete talim. Ona göre."

Sözlükte başlığı var, Metin Baba. Metin Tekeşin. Kadıköy Uğur'da çalışıyordu bir zamanlar, kendisiyle 2005'te tanışma şerefine eriştim. Müthiş bir öğretmendi. Daha ilk derste dediği: "Çocuklar, böyle boktan bir sistemin bir parçası olduğum ve size istemediğiniz şeyleri yaptıracağım için sizden defalarca özür dilerim." Beni Asla Bırakma'daki öğretmene bir kapı: "Size bazı şeyler anlatıldı, bazı şeyler anlatılmadı." Bize sadece Metin Baba anlattı, diğer öğretmenler dersi işleyip gittiler. Kusursuz bir parçaydılar, konuştukları zaman çarkların sesi duyulabiliyordu ama bir kere uyanmıştık, uyanmasaydık daha iyiydi. Bundan çıkış yoktu. Kurtulamadık. Sınavdan sonra kitapları yakma klişesi bizi rahatlattı, tek rahatlamamız buydu. Her şey yolunda gidecekti, umudumuzu koruyorduk. Koptuk. Belki o zamanda kalan arkadaşlar için güzel günler gelmiştir, bilemiyorum. Ben öğretmen oldum, niye öğretmen oldum, bilmiyorum. Hiçbir sebebi yoktu, sadece neden böyle olmasındı? Olsundu. Çocuklar bir de benden dinlesindi ama Metin Baba'nın anlattığı şeyleri anlatayımdı. Anlatıyorum ama tepeden birileri bana bir şeyleri nasıl yapmam gerektiğine dair yönergeler, maddeler yağdırıyor. Bu bir yön, diğer yönde çocukları beş şıkın dışına çıkarmayan, yanlış sözcüklerin çizgilerine hapseden sistemin sarsılmazlığı var. Muktedir bir sopa sallıyor, tam tepemizde. Yumuşak uçlu kalemle taşırmadan dolduruyoruz veya çoktan seçmeli sorulara alıştırıyoruz, doğruyu bir dakikalık karar aşaması sonucunda seçimlerimizle bulabilecekmişiz gibi. Yaşamda bunlara yer yok, bunlar yaşamı biçimliyor, bu saçmalığın içinde mantık aramayı bıraktım artık. Sadece eğitimde değil, her şeyde. Neden-sonuç ilişkilerini bulmak için mantığımızı kullanmamızı isterler ama konseptin kendisi bu işlemi mantıksız hale getirir. Ben bir şey bulamıyorum, öğrenciler bulsun da üniversiteye girsinler diye uğraşsam, onları insanlıktan çıkarmadan...

Akademik Yeterlilik Sınavı'nın Sözel Yeterlilik Sınavı kısmı beş bölümden oluşuyor, oluşmuş, Şili'de, 1967-2002 aralığında. İlk bölüm İlgisiz Terim. 1'den 24'e kadarki alıştırmalarda anahtar sözcükle ve diğer şıklarla ilgili olmayan şıkkı, sözcüğü bulacağız. Şıkların birbiriyle aynı olduğu bir soru var, sessizlikle alakalı olan. Diğerlerinde birbirlerini anlamca çağrıştıran sözcüklerden çağrıştırmayanı çıkarmamız gerekiyor ama "EĞİTMEK" sözcüğündeki şıkların hepsi birbirini destekliyor; programlamak, idman yaptırmak ve evcilleştirmek dahil. Hemen Şenlikli Toplum ve okulun öğütücü niteliği geliyor akla; mekanizmalarının zenginliğini düşünürsek karşımızda korkunç bir güç var ve tek bir yol çiziyor insanlar için, o yolun dışında var olabilmek imkansıza yakın. Geceyle gündüzün işlevinin bile biçimlendiği böylesi bir yapılaşmada insanın özüne dair hiçbir şey sağ kalamaz. Direnmezsek. Diren insan. "CUNTA" şıklarından "acil demokrasi" için diren ki o da bir iktidar mekanizması aslında, doğduğu zaman bile öyleydi, Antik Yunan'ın semirmiş tayfası için demokrasi, köleler ve barbarlar için bir zincir. Yine de iyi bir şeye dönüşebilir, şu an yaşayan bütün insanlar toprağa karıştıktan sonra olsa da gerçekleşebilecek şeyler için mücadele!

Temel Cümle Yapısı. Bu testlerin çözüldüğü zamanlar, ailenin ne olduğunun anlaşıldığı, insanların arasına karışıp bir yer edinme çabasının verildiği zamanlar, dolayısıyla öncüllerde rastladığımız ilişkiler şaşırtıcı değil. Her soruda en az beş cümle verilmiş, anlam bütünlüğü oluşturacak şekilde sıralıyoruz veya sıralamadan okuyoruz, herhangi bir düzene girmeden de anlam bütünlüğü oluşturabiliyor bu cümleler. Onlara hükmetmek zorunda değiliz, test çözerken bize hükmedilmesinin aksine. Mesela baba anneyle, anne abiyle, sonra herkes abiyle tartışıyor ve hava soğuk. Bunlar bir sıraya gelmez. Parçalı gerçektir bunlar, kendi başlarına bir anlam adacığı olarak yüzerler ve birleştiklerinde bizi oluştururlar ama onlar zorlamaya gelmez, bilinç o şekilde işlemez, parçaların bazıları unutulur, bazıları sıraya girer, işlenir ve hatırlan(ma)mak üzere bir köşeye konur. Bazı parçalar da unutulacak gibi değildir çünkü bir eve sahip olmanın parçası, çekilen kredinin uzunluğu müddetince her an akılda duracaktır. 2033'te bitecek taksitlerin, o zamana kadar ev senin değil ama senin, evden insanlar gelip geçecek, gün ışığı geçecek, eşyalar, tozlar, böcekler, sigara dumanları, çiçek kokuları, sokaktaki hayvanların sesleri, gitar sesi, pek çok şey geçecek ama sen o evden geçemeyeceksin, sen oradasın, sabitsin. Pek çok parçanla birlikte. Zambra seni oraya koyuyor ve yaşamının önemli parçalarıyla seni yüzleştiriyor. Onları sıralı bir hale getirmeni isteyerek.

Cümle Tamamlama. Boşlukları doldurunuz. Boşlukları aynı kelimelerle doldurduğunuzda çıkan anlamla yine aynı kelimelerle doldurduğunuzda çıkan anlam nasıl farklılaşabilir? Yaşamın birikmesiyle, kabul. Bir de kaçışsız bir aynılığın kıskacı vardır, beş farklı şık da aynı cevabı içerir. "Öğrenciler üniversiteye çalışmak ______ giderler, düşünmek ______ değil." (s. 56) Okullar düşünmek için iyi yerler değildir, en azından serbest filozofların yaptığı gibi, hayatı düşünmek için.

Anlam Bütünlüğünü Bozan Cümle ve Okuduğunu Anlama, biçimsel yapı gereği Zambra'nın tipik anlatılarını ortaya koyduğu bölümler olarak ortaya çıkıyor. Sondaki üç metin ve metinle ilgili soruların büyümenin sancılarını müthiş bir şekilde yansıttığını söyleyebilirim. Sistemler arasında kalmış insanların, mesela Şili yasalarına göre yasak olan boşanmanın yerine alternatif çözümleri deneyen çiftin, eğitim sisteminin dışında kalan eski bir öğretmenin ve benzeri pek çok karakterin çarpık bir memleketteki çarpık durumlarına bakacağız ve bir sonuca varmaya çalışacağız; metinlerin başlıkları ne olabilir? Karakterler sıkıntıdan neden kurtulamamaktadır? Neden her şeyin böyle olmasıdır ve dahi bundan bir çıkış yolu yok mudur? Eğer kaydırma yapmazsanız cevabı bulabilirsiniz, yoksa bütün çabanız boşa gider.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder