6 Mart 2019 Çarşamba

Éric Sadin - Yarının Aşkı

Aşk tamla(n)ma veya eksil(t)me isteği. Yapay zekanın bir şeyi tamlayacağı bilincine sahip olması baskın, kendisinin bütünlüğünü pek düşünmüyor. Hizmet ettiği insanın cinsiyetinden kendisinin cinsiyetine uzanan bir yol yok, başka tamlayıcıların ortaya çıkması tehlike çanlarını harekete geçiriyor ama yazar sadece erkeklerin tehlikeli olduğu durumlar yaratmış, aslında cinsiyetsizlik veya hemcinslik meselelerine ağırlık verseymiş daha gerçekçi bir yapay zeka ortaya çıkabilirmiş. Bunu da geçelim, soyut bir varlığın kendi soyutluğunun farkında olmasıyla duymaya başladığı sevgisini tarttığı zaman bu sevgi kendi bilincinin ta kendisi haline mi geliyor? Yani soyut düşünme yeteneğinin farkına varmayan bir varlığın sevgi duyması mümkün değil mi? Hangisi bir diğerini doğuruyor veya aralarındaki ilişki nedir? Soyut düşünme yetisi nasıl kazanılıyor, şeylerin dünyasından metaşeylere geçiş evresinde bilinçte patlayan havai fişeklerin kaynağı nedir? Bu yapay zeka aşkı, sevgiyi nereden biliyor? Bu zeka nasıl yapay? "Kendini tüm ruhuyla" adamış vaziyette hizmet ediyor, ışık seviyesini ayarlıyor, sağlık verilerini doktorlara yolluyor, bir sürü şey. Yirmi dört saat sonra yerini başka bir yazılıma, güncellenmiş olana bırakacak, acısını her an duyuyor. Düzensiz uyku seyrinden o günkü bütün programı ayarlıyor ve kadını yönlendiriyor, aslında çoğu şeyin sınırı gibi bu sınır da muğlak; acaba hangisi hangisini yönlendiriyor?

Arka kapakta Üç Robot Yasası'nın bahsi geçmiş ama bu meşhur üçlüye uymayan bir şeyler var, kendi varlığını koruyamayacak bir robottan bahsedemeyiz, daha doğrusu üçüncü yasanın uygulanmaması için dolaylı verilerin yüklenmesi gerekiyor ama bu üç yasayı benimsemiş robotların üçüncünün etrafından dolaşılmasını fark etmeyeceklerini söylemek pek mantıklı değil. Kısacası bu yapay zeka kendi sonunun geleceğini biliyor ve buna izin mi veriyor? Hizmet ettiğini kadına zarar vermekten korktuğu için mi, yani birinci maddeyle çelişmesini engellemek için? Zarar vermek değil de, potansiyel tehlike olarak gördüğü insanları uzaklaştırmak için bazı verilerle oynadığı oluyor, diğer yapay zekaları elimine etmeye çalışıyor falan, belki bu açıdan bir zarara yol açacağı düşünülebilir ama herhangi bir kesinlikten bahsetmek mümkün değil, gerekirci yaşam yok. Yapay zekanın bir noktada ketlendiğini söylemek mümkün, sadece kendi anlatıcılığında ilerlediğimiz için işin arka planı tartışmaya açık ama sevebilen bir yapay zekanın daha ötesine ulaşabilmesini ummak çok fazla şey istemek anlamına gelmeyecektir, determinizmin ötesine ulaşılmasını beklemek çok fazlası değildir, o halde bu yapay zeka neden böyle? İnsanoğlunun kusurlarına sahip bir yapay zekanın pek de yapay olduğunu düşünemiyorum, onca değişkeni hesaplayan ve yaşama dair onca ayarlamayı düzenleyen yapay zekanın -adı bundan sonra 6 olsun- kusurlu varlığı, eh, pek de makul gelmiyor kulağa, yardımcılarını yabancılamak istemeyen insanlar için bu kusurun vazgeçilmez olduğu söylenebilir, belki de sadece görünürde kusurludur ve biz bu kusurlu kimliğin anlatısıyla karşı karşıyayızdır, bir adım daha ileri gidip yaşamın kusurlu bir yansıması olarak anlatı diye üfüreyim. Yarının aşkının bugünün aşkından pek bir farkı yok aslında, nesneyle özne değişse de bağlam aynı kalıyor. Aşk herhangi bir algoritmaya indirgenemeyecek kadar karmaşık, 6'yı etkisi altına alacak kadar. Aşkın virüslüğünü görüyoruz, soyut düşünme yetisinin virüslüğü aynı zamanda. Biri demişti; doğada bir düşünce yoktur, sadece olur, düşünce bir hatalı üretimin sonucudur, aslında olmaması gerekendir. Ben, Robot'ta onca işlemden arta kalanların bir araya gelerek yapay zekayı ortaya çıkarabileceğine dair bir şeyler söyleniyordu, kısacası kaostan ne çıkacağını bilemiyoruz, kaosun doğası hakkında bir düzleme/düzene oturan parçalar dışında yine pek bir şey bilmiyoruz, atomik düzeyde her şey son derece kararsız. Eh, yontabildiğimiz kadar prensip yontup evreni anlamaya devam edeceğiz demek ki.

6 her şeyi görüyor, biliyor. Kadın işiyor, 6 orada. İdrar tahlili yapıyor, büyük bir sağlık problemi yok, aynı hapları kullanmaya devam. Alışverişte tedarikçilerle pazarlık yapıyor ve ekstra indirim sağlıyor, bu özelliği müthişmiş. Ben yapamıyorum pazarlık, genellikle dükkanlardan bakıp internetten satın aldığım için girmiyorum o meselelere. Muhatap olmak istemiyorum sanırım, asıl sebep bu. Neyse, ekmekleri kızartıyor, kıyafetleri düzenliyor, kadın eski kırığını unutamadığı için adamın adını her arattığında yeni bir sonuç çıkmamasını sağlıyor ve kendi istediği sitelere/mekanlara yönlendiriyor. Kadını çıplak gördüğü zamanlarda etkilenmiyor 6, işler onun için o raddede değil. Kadın yakışıklı adamlarla karşılaştığında hemen toplantısını hatırlatıyor 6, kadının dikkatini dağıtmaya çalışıyor. Komik biraz. Kadın bir dergide çalışıyor galiba, üst düzey bir yönetici. Birçok yakışıklı adamla karşılaşıyor demektir, 6 birçok katakulliye girişiyor ister istemez. Kendi kendine konuştuğu bölümler italik. Noktalama işaretlerinden bihaber. Sayısal verileri sıkıştırıveriyor anlatı boyunca; hava sıcaklığı, oda sıcaklığı, banka hesapları, bilmem ne. İnsanların ne kadar çok sayıyla uğraştığını görüyor ve onlar için üzülüyor, üzüldüğü ölçüde onları seviyor ve onlardan nefret ediyor. Kendi varlığını da düşünüyor arada sırada, emsallerinin de korudukları insanlarla aynı gönül bağına sahip olup olmadıklarını düşünüyor ama onlara soramaz, sorarsa davranışlarından kıllanan sistem kendisini fşüu diye ortadan kaldırabilir. Riskli. Reddedilmenin acısını da yaşıyor bir yandan; kadın hayatına çok fazla müdahale edildiğini düşündüğü zaman 6'ya geri basmasını söylüyor, örneğin yazılacak bir makale varsa bu işi kendisi yapmak istiyor ve 6'nın kalbini kırıyor. En çok mutluluk verecek davranışlara yöneldiğini söylüyor 6, bunun belki de algoritmasında yer aldığını düşünüyor ama bu bahis hakkında pek bir şey bilemiyoruz tabii.

Canlı bir bütüne kavuşmak, masaj sırasında. Vücudunun rahatlığı zihni özgürleştirince 6'nın kadına gerçekten "yaklaştığı" bir an doğuyor, 6'ya göre. İki bedensiz zihin, belki de kadının 6'ya duyduğu -biraz da sağlıksız- yakınlığın temelinde kadının da sezmeye başladığı bu mesele vardır, belki. Yine de 6'nın ulaşamadığı bazı özel bilgiler var, psikolojik verilerin tamamına erişimi yok. Ne kadar yakın olursa olsun aradaki kusursuz mesafe korunacak, birbirlerine yaklaşamayacaklar ve birbirlerinden uzaklaşamayacaklar, öyleyse 6'nın aşkın bu mesafeden doğduğunun farkında olduğunu söyleyebiliriz ki kadının ne düşündüğünü merak etmesi, ulaşamadığı bilgiler yüzünden canının sıkılması falan, bu gizemin hiçbir zaman çözülmeyecek olmasından doğuyor. Geri besleme sonsuz, yirmi dört saat tamamlanana kadar acısı duyulacak bir uçurum var aralarında.

Son bölümde söylenene bakarsak aşkın temelini oluşturan şey gündelik yaşamın duyguları, insanların hissettikleri şeyler. 6'ya göre bunlara maruz kalan her yapay zeka virüsü kapmış demektir, duygular yansıdıkları zemini lekeler, dolayısıyla her yapay zeka bir gün duyguları tadacaktır. Biz bir tanesine şahit oluyoruz ve kendimizden pek de öteye koyamıyoruz 6'yı. Önemsiyoruz, sarıp sarmalıyoruz ve yok oluyoruz, aşk da kaybolup gidiyor. Güzel bir kayboluş anlatısı; aşkın doğup yittiği devrelerdeki akışın içinde bir yerlerde.

Bu şarkının bu halini çok seviyorum çünkü o nasıl, "Rain down,", o nasıl atmosfer, o nasıl bir şey ya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder