28 Temmuz 2015 Salı

John Fante - 1933 Berbat Bir Yıldı

Haftaya askere gidiyorum, yazacak onlarca kitap vardı ama kafa ayarı da lazımdı. Ege, Akdeniz ve Karadeniz'e yardırıp çok az şey yazdım.

İstikamet önce Ankara, sonra Kıbrıs. Ulan şimdiden şafak tıkandı, dsfd.

Son zamanlarda sallama iş yapıyordum, şimdi biraz daha abartıp kitapların canına okuyacağım.

Bu hikâyeyi başka bir Fante kitabından hatırlıyorum ama hangi kitap, onu hatırlamıyorum. Bu biraz şey gibi olmuş, Silmarillion'dan alınıp ayrı bir kitap olarak basılan Húrin'in Çocukları gibi. Yine de alın, bulunsun. Yeni baskısı var. Bir daha basılmaz falan, lazım.

1933 gerçekten berbat bir yıldı çünkü ekonomik bunalım yıllarının en civcivlisiydi. Gangsterler içki kaçakçılığından parayı kırarken banka soygunları tam gaz sürüyordu. John Dillinger henüz öldürülmemişti, diğer gangsterler istedikleri gibi at koşturuyorlardı. Bir de ergenliğinin altın çağlarında bir genç, meşhur bir beyzbol oyuncusu olmak istiyordu. Ailesinin maddi durumu çok kötüydü, duvar ustası olan babası uzun süredir işsizdi, dindar annenin yapabileceği pek bir şey yoktu. Çocuk büyümenin sancılarıyla parasızlığın muhteşem karışımında bunalıyordu. Fante'nin diğer kitaplarındaki ortam. Uç uca ekleyebilirsiniz.

Bandini yok, Dominic Molise var bu kez. 1.60 boyunda, Kol olarak adlandırdığı koluyla paraya para demeyecek. İyi atıcı, kaç kişiyi oyun dışı bırakmış bir aslan parçası. Bunun dışında sosyal zekası umut vaat etse de pek gelişmemiş. Acayip işler yaparken buluyor kendini. Biyolojik duvarın farkında, babası ölene kadar bir şeyler yapabilir. Bu da ne garip ölçüdür, neyse.

Amerikan Rüyası'nı yerin dibine sokan babaanne pek eğlenceli. Oldschool İtalyan, ABD'ye uyum sağlayamamış bir göçmen. Oğluna, gelinine ve torununa sokuşturuveren bir ninemiz.

"'Nedir okuduğun benim bilge ve zeki torunum? Açlığa ve sokaklarda dolanan işsiz adamlara dair bir kitap mı? Babanın yedi aydır işsiz olduğuna dair bir kitap mı, yoksa altın Amerika'nın zengin vaatleri mi? Amerika, eşitlik ve kardeşlik ülkesi, veba gibi kokan harikulade Amerika.'" (s. 13)

Dsfd.

Ken ve Dorothy var, bizimkinin şapa oturmasına yol açan zengin çocuklar. Ken ve Dominic iyi arkadaşlar. Ken'in babası Dominic'e pek iyi bakmasa da sallamıyor pek, Dominic beyzbolcu olmak için kaçmaya karar verdiğinde babasının harç makinesini çalmaya karar verene dek. Ken kendi payına düşen parayı bulur ama Dominic babasının makinesini çalmakta bulur çözümü, üstelik taşıma için Ken'in babasının şirketine ait olan bir kamyoneti ödünç alana kadar. Babanın haberi yok tabii, öğrendiğinde Dominic'i iyi bir silkeler ve oğluyla görüşmesini yasaklar. Bu bir, ikincisi Dominic eve döndüğünde babasıyla yüzleşir. Adam beyzboldan para kazanılamayacağını söylese de oğlunun tutkusuna daha fazla direnemez, makinesini kendi satar. Kitap burada bitiyor, çocuk gitmekten vazgeçmişti ama babasının fedakarlığına şahit olunca gitmekten başka çaresinin olmadığını düşünür.

Dorothy olayı. Dominic kız için kafayı yer. Ali Desidero olayı, ne eksik ne fazla. Bizimki kızın kalçalarına sarılır, diz çöker bir yerde. Utançtan yerin dibine geçer ama yapacak başka bir şeyi yoktur. Çok duygusal bir genç. Ersin Karabulut'un köşesinde yazdığı aptallıkları hatırlıyorum, özdeşleştiriyorum biraz ikisini.

Fante işte, saf yaşam. Mis.

2 yorum:

  1. Yeni okudum ben de, alırken de okurken de aklıma sen geldin, yazdı mıydı acaba diye. Yazmışsın. İki satır karalayayım diyordum ama daha iyi de anlatamam, belki de vazgeçerim. Bilemedim.

    Artık buralara uğramalısın, 2 ay olmuş yoksun.
    Gözler arıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buralardayim, senin sayfana da ara ara bakiyorum. :j Yaz, sen daha degisikli yazarsan kitap bambaska anlamlar kazanir?

      40 gunum kaldi, sonra devam. Gorusuruz!

      Sil