2 Temmuz 2015 Perşembe

Vedat Günyol - Uzak Yakın Anılar

Vedat Günyol iyi bir çevirmen, sıkı bir hümanist ve en önemlisi yaşadığı dönemin bütün sıkıntılarını göğüsleyip insanlara umut aşılamış bir entelektüel. Anılarını okurken yaşama gücüne hayran olmamak mümkün değil. Mahkemelerden tutukluluk sürecine kadar pek çok olayı anlatırken kendisi de o an fark etmemiştir belki ama etrafındaki insanlara umut aşılayacak kadar iyimser, dostlarının çektiği ıstırapları kendi çekmiş gibi anlatabilen bir gözlemci. Aydın gibi aydın bir insan Vedat Günyol, Allah rahmet eylesin.

1970'te Vedat Günyol'un Kafka karakterlerini kıskandıracak bekleyişiyle başlıyoruz. Günyol tutuklanıyor, Sansaryan Han'da bulunan Birinci Şube'de günlerce bekletiliyor. Suçunu bilmediği için başına ne geleceği hakkında da hiçbir fikri yok. Sorularına cevap verilmiyor, toplumdan yalıtılmış bir halde. Yapayalnız. "Bir yazarcıktım ben, demokrasi adına, yurt adına işlenen (ve bugün hâlâ işlenmekte olan) yolsuzluklara arada bir dokunan, adı sanı bilinmez bir kimseydim. Tutuklanabilirdim, bal gibi tutuklanabilir, sorgusuz sualsiz hapislere atılabilirdim hem de. Nitekim tutuklanıp hapislere atıldım." (s. 19) Bir tek Azra Erhat ve Yaşar Kemal'le görüşebilir, o da çok kısa sürelerle. Yaşar Kemal'e gönülden bağlıdır, tutukluluğu süresince rahat etmesi için en çok Yaşar Kemal uğraşır. "Nereden alır, nereden bulur şu Yaşar Kemal, o kendine güveni, girilmez kapılardan girme, yanaşılmaz insanlara yanaşma, en asık suratları tılsımlı bir değnekle yumuşatma yeteneğini, gücünü?" (s. 20)

Önceki tutuklanma anılarıyla birlikte ailesini anlatır Günyol, Osmanlı'nın son zamanlarında ailesiyle birlikte kapatıldıkları odalar aklına gelir. Hepsi kötü bir anı olarak kalmıştır, insanın anılarla yaşadığını söyleyen Günyol geçmiş günleri anımsar ve anıların yeniden yaratımından güç toplamaya çalışır. Kolay değildir bu; anıların geçmişte kalması kötü yönlerini görece silse de o anki tutukluluğu gerçek, atlatılamamış bir travmadır.

Maltepe'ye naklederler Günyol'u. Mafya babası, "son kabadayı" olarak kabul edilen Dündar Kılıç'ın yatak komşusu olur, Masis Kürkçügil, Harun Karadeniz gibi 68 Kuşağı'nın önemli isimleriyle aynı koğuşta kalır. Yıllar sonra tanışacağı Berna Moran'ı "cafcaflı robdöşambr" giymiş haliyle anar, Hilmi Ziya Ülken'le araştırma alanları ortak olduğundan dolayı doğal bir yakınlık kurar. Tatar Çölü'nün başına iş açacağından korkar, okuduğu kitaplar yüzünden zaman zaman sorgulanır. Bütün bunlara rağmen bir çağa tanıklık etmenin coşkusuyla yaşar, onca sıkıntıya katlanır Günyol. Şahit olduğu haksızlıkları, tanıştığı insanları unutmaz, her şeyi en işlenmemiş haliyle anlatır. Cezaevinden çıktıktan bir süre sonra Cihan Alptekin ve Mahir Çayan kirişi kırarlar. Tam zamanında çıkmıştır Günyol, belki firar olayından sonraki zamanlara dayanamayacaktı.

Sabahattin Eyüboğlu dayanamaz, öncesine de. Günyol, dostunun yaşama şevkinin kırılışını büyük bir acıyla anlatır.

Sonrası lise anıları, Paris anıları, çeviriye başladığı zamanların anıları. Günyol'un berrak bir zihni, açık bir anlatımı var. Dönemin mevzularına, edebiyat çevrelerine ilgisi olanlar okusun derim. Günyol'un Tanpınar, Sait Faik, Nazım Hikmet vs. ile çektirdiği fotoğraflar da cabası.

2 yorum:

  1. Malatya Haber  Olarak Sizi Takip  Ediyorum Başarılarınızı Diliyorum İyi Bloglamalar :)  

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eh, bir Malatyalı olarak teşekkür ediyorum ben de. :j

      Sil