Saki'ye Karanlıkta 33 Yazar'da rastladım ilk. Sonra Taksim'de bir sahafta İnsanlar Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar'ına rastladım, onu da aldım. Son olarak geçtiğimiz yaz Ayraç Yayınevi'nin seçme öykülerini gördüm, onu aldım. Nerede görülürse alınmalı, zira pek bilinen bir yazar değil Saki ve haliyle de pek basılmıyor.
Hector H. Munro, a.k.a. Saki, valla nasıl diyeyim, öykü olayına yeni bir soluk getirmiştir. Bierce'ın İngiliz şubesi gibi ama tam da değil. Saki'nin taşları kafa yarma konusunda daha başarılı. Eleştiriler daha acımasız, özellikle kadın başlı başına, her yönden bir eleştiri konusu Saki için. Borges şöyle demiş: "Saki, bir türk alçakgönüllülükle acımasız ve acıklı öykülerine önemsiz bir hava verir. Bu incelik, hafiflik ve vurgu eksikliği Wilde'ın tadına doyulmaz komedilerini anımsatıyor." Sahiden de birkaç dakika içinde gerçekleşen olayların gelip geçiciliğinden besleniyor Saki'nin öyküleri; birkaç dakikada kahramanlar hayatlarına devam ederler -ölürler veya- ama o iğneleyici üslup, acayip olaylar okuyucunun aklına kazınır. Böyle de süper bir yazar Saki. Bir iki öyküsüne bakalım, fikir versin.
Alışveriş Yapmayan Cins: Kadınların alışveriş manyaklığına dair bol gülmeçli, şakaçlı bir öykü. Ağır giydiriyor.
Tepelerdeki Müzik: İşte en kral Saki öykülerinden biri. Ormanlık bir alanda yaşamaya başlayan bir çift var, Sylvia adlı hanım tanrılara falan inanmıyor. Eşiyle şöyle bir konuşma geçiyor aralarında:
"'Böylesi bir yerde, Pan inanışının tamamen ölmediğine inanası gelmiyor insanın.'
'Pan inanışı asla ölmedi ki,' dedi Mortimer. 'Sonradan ortaya çıkan diğer tanrılar ona inananları zaman zaman gölgede bırakmıştır, ama o her şeyin kendisine döneceği doğa tanrısıdır. Ona bütün Tanrıların Babası denmiştir, ama çocuklarının çoğu ölü doğmuştur.'" (s. 44)
In the Mouth of Madness diye bir film var, türü sevenler çok iyi bilir. Orada şöyle bir şey var ki hangi inanç sayıca insan üstünlüğüne sahipse o inanç gerçektir. Zihin gücüyle. Burada da benzer bir şey var; orman civarında yaşayanlar Pan'a inanıyor. Bizim hanım inanmıyor ve inanmamasının sonucunu da görüyor.
Kutlama Programı: "Roma Tarihi'nde Kayıtlara Geçmemiş Bir Olay" alt başlığını taşıyan bu öyküde Placidus Superbus adlı Roma imparatoru için bir şenlik düzenleniyor, şenliğin ilk bölümünde araba yarışları var, ikinci bölümünde bir sürü vahşi hayvan dövüşecek. Lakin bir haber geliyor ki kadın hakları savunucuları ilk bölümü sabote edecek diye. Gerçekten de iniyorlar arenaya, koşturuyorlar falan. Yarışlar yapılamıyor. İmparator da gösterilerin yerlerini değiştiriveriyor, arenaya hayvanlar salınıyor. Sonuç süper.
Bu tarz. Arada ters köşeye yatırmalı, güldürmeli şeyler de var. Müthiş. Öykü sevenler için Saki süper bir yazar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder