Nimrod Çıldırışları ve Wristcutters: A Love Story ile sevdiğim adamla Filistinli arkadaşı El-Youssef, bir bomba saldırısından sonra bir şeyler yapmaları gerektiğini düşünüyorlar ve birlikte bir kitap çıkarma fikriyle Gazze Blues'u yaratıyorlar. Keret'in bazıları Nimrod Çıldırışları'nda da yer alan öyküleriyle El-Youssef'in Canavarın Susadığı Gün öyküsü var.
Âdet Sancısı: Rüya içinde rüya, albay kocasının yetersiz insanlığından bunalıp çıldıracak noktaya gelen kadının rüyasında patlayan tüfeklerle tatmin olması derken anlatıcının kim olduğunu kaybetmemiz. Nerede?
Müthiş Yapıştırıcı: Aykırılık bir ilişkinin sürmesi için yeterli mi? Bir insanı olduğu gibi sevebilmenin hikâyesi bana göre. Hiçbir şey paylaşmayan evli bir çift, yapıştırıcıyla kendini tavana yapıştıran bir kadın, eve gelen eşin bütün eşyaları yapışık halde bulması ve gülüp karısını öperken dudaklardan asılı kalması. İki sayfalık bir sevgi durumu.
Sadece 9.90'a (Vergi ve Posta Ücreti İçinde): Stop-motion bir filmi de var bu öykünün. Dünyanın daha iyi bir yer olması için süpermarketlerde satılan kitaplar yeterli olabilir. Mesih, parlak kapaklı kitaplardan çıkıp gelecektir belki. Hiçbir eşyayı küçümsememeliyiz. Necefli maşrapamız bir gün hayatımızı kurtarabilir, dandik bir kitabın bütün dünyayı kurtarabileceği gibi.
Gazze Blues: Bir blues grubunda çalmak, zenci olarak ABD'de doğmak, El-Youssef'in karakterlerinin de yapmak isteyeceği türden bir şey. Arapça-İbranice arasında atılmış köprülerden bir tek blues doğar, ne olacaktı? Okurken şu şarkıyı dinleyiniz:
Kissinger'ı Özlemek: Sevgilim benden annemin kalbini çıkarmamı istedi, sevgi adına yapacaktım bunu. Bıçağı aldım, anneme gittim ve ona sevgilimin kalbini verdim. Annemin kalbiyle sevgilime dönmek kolay olmayacak, bir de evi bomboş bulmak var. Eski sevgilisine dönmüşse?
Erkekleri sınamayın arkadaşım.
Borular: Bence en bomba öykü bu. The Imıtation Game'i izledim bugün, orada bir söz vardı. Onu yazıp geçiyorum: "Sometimes it is the very people who no one imagines anything of who do the things that no one can imagine."
Bir bu kadar öykü daha var, bırakıyorum. El-Youssef'in öyküsü savaş ortamından bir türlü kurtulamayıp çıldıracak hale gelen insanlar... Arada bir yerde de Oscar Wilde'ı büyülü gerçekçi olarak gören bir adama edilen beddualar var, Allah ve bela yönünden ilginç bir kısım.
Böyle. Süper.
Sibylle Baier ile tanıştınız mı? Kapalı havalarda ölümcüldür.
Sevmiyorum öykü okumayı. Başka yorumlar da okudum kitap hakkında, dikkatimi çekmedi. Sen farklısın ne yorumlasan alıp okumak istiyorum. Videolar ayrıca sevindirici. Şu sıralar feci tıkandım, sanırım bir senin blogunu okuyorum bir şeyler okumak adına bir de Edip Cansever'in şiirlerini.
YanıtlaSilÖykü manzaralara kısa bakış, yolculuk gibi. O duygusu güzel. Kitap da güzel, bence bir bak. :j
YanıtlaSilŞiir açar ya, Hüseyin Kıran'a da bir bakmaz mıydın?
o da kimmiş acep?
YanıtlaSilbakarım bakmam mı?
Şiiri karalardan bir şair abimiz. Sen de bir tane öner de dostluğumuz pekişsin.
YanıtlaSilAy şair mi bilirim ben? Haddim değil gibi geliyor ahah. Ama son zamanlarda okuduğum, çok da etkilendiğim birkaç dizeyi şuraya bırakıp gideyim,
YanıtlaSilkimse ağlamıyor
benim ağladığım gibi
kimse vals yapmıyor pisliğin içinde
herkes korkutulmuş
herkes yaralanmış
herkes "tanrım" diyor sessizce
bu komik
bu güzel
bu mahvolmak demek
Konrad Bayer yazmış.