"Kimyasal yönden saf bir biçimde, günümüz insanlarını gerçekten tatmin eden tek çözüm yolunun hükmetme ve kulluk olduğunu göstermeye çalışıyorum." (s. 205)
II. Dünya Savaşı'nı atlattık, köylerdeki çılgınlıklardan şehirlerdekilere geldi sıra. Kosinski ikinci kitabının biçemiyle okuru seyirciliğe mahkum ederken deliliğin, kötülüğün, yalnızlığın ve her türlü cinnetin penceresini aralıyor. Şöyle bir. Yeter, fazlası kaldırılamayabilirdi.
Bu parçalı metnin gölgeleri -karakterleri diyemiyorum, hikâyelerin parçalılığı ve kısalığı karakter olgunlaşmasını engelliyor- her şeyi yapabilecekleri bir dünyanın içinde yaşıyorlar. İnsanı aralarına dahil etmiyorlar, seyirciliğimiz bu yüzdendir. İstenmediğimiz bir yerde durup insanlık manzaralarını izliyoruz. İyice görebilmemiz için ön sıralara zincirleniyor da olabiliriz. Bayağılığın görkemli parçaları bir tıkla evinizde.
"Kendine hakim olamayan bilgelikten yoksundur, kendine hakim olamayan dikkatini toplayacak gücü bulamaz; insan dikkatini toplayamadıkça da huzura eremez. Huzura erememiş kişi mutluluğa nasıl varabilir? - Bagavad Gita"
Epigraf. Belki de aklımız gerçekten çok karışıktır.
Ne var, mesela ilk ve son parça arasında kalmış onca bölümü geçelim, ilkten başlayalım. Plastik kartların gücüyle büyülenip hayatını ardında bırakarak adamın peşinden giden kadın, son bölümde adamın haber vermeden otelden ayrılmasıyla denize dalar ve bir yaprağın dipteki gölgesine kavuşur. Açlıktan kıvranan bir arkeolog, iki kadından yiyecek ister ve açlığını giderir. Kadınlar da cinsel açlıklarını yok ederler; yumruklayarak, abanarak, ezerek. Sanatoryumda kalan bir kadınla sevişmek, orada çalışan rahibelere göre kadının ömrünü tüketmektedir. Sırtlandır adam, kadını ölüme her gün biraz daha yaklaştırır ama gitmekten bir türlü vazgeçemez. Aklında hep aynı görüntü vardır; kadının aynaya yaslanıp erkeğin görüntüsüyle ilişkiye girmesi. Köy. İri bir hayvanın penisine şeritler bağlanır, köylü genç bir kız hayvanın organını içine aldıkça, şeritler ortadan kayboldukça seyircilerden para toplanır. Heyecan dolu haykırışların arasında anlatıcı, kızın neyden ötürü bağırdığını anlayamaz. Acıdan? Seyircileri heyecanlandırmak için? Penis içeren bir oyunda hile yapan bir asker, diğer askerler tarafından hadım edilir. Hadım da edilmez, cinsel organı taşlarla parçalanır. Bir erkeğin kendini sevgili olarak tanıyamaması kadının ketumluğundan mıdır, yoksa erkeğin kendini tanıyamamasından mı? Bir erkeğin boşalmayı tam anlamıyla kontrol altında tutabilmesi, kadınlar için sevişmeyi mekanik, ruhsuz bir şeye dönüştürür mü? Savaş sırasında bir nişancının sivilleri öldürmesi. Belki yere düşmelerini çok estetik buluyordur. Sevilen insana atılan bir bakış, göz çıkartmaya yol açabilir. Yanınızda çalışan insana kötü davranmayın, çocuklarınıza minicik cam parçalarıyla dolu bir şeyler yedirebilir. OZ geldi aklıma. Abi ve kardeş, bütün dünyaya karşı omuz omuzayken cinsel duvarı aşabilirler. Sevgiyi, aşkı denemek için bir başkasıyla yatmak, eğer bir kafa yatkınlığı veya heyecan getirmiyorsa aldatmak değildir. Akıl hastanesinde çalışan güzel bir kız, aşırı empatiden akıl hastalarının seks partneri olabilir. Savunmasız bir gece bekçisini birkaç bira şişesiyle öldürebilirsiniz.
Bir bu kadar parça daha. Kısa ve sert. Gardınızı alın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder