18 Mart 2017 Cumartesi

Blaise Cendrars - Yolculuk Notları

Öylesine bunaldım ki dün caddeden karşıya geçeceğim, geçemedim. Ölüyorum sandım, kaldım öyle. Geri adım attım, yol veren kadın yüzüme anlamsız bir ifadeyle baktı, ne yapıyor lan bu der gibi. Kadın beni bekledi, ben şöyle bir gökyüzüne baktım. Kapkara bir şey, bazen bakılacak gibi değil. Damlalar düşüyor, moleküller hareket ediyor, onun da bir sürü işi var, hak vermek lazım. Her zaman gününde olmayabilir.

Kadın hala bekliyor ama yüzünde o anlardan birinin yaşandığını anladığına dair bir ifade belirdi. Gibi geldi bana. Geçtim sonra. Baktım; tren yolu yapılıyor. Duydum; stadyumdan sesler geliyor, Kadıköy aynı. Kadıköy yeni insanları tanımadıkça hep aynı.

Eh, okuduklarımı bir kenara attım. Cohen'ın biyografisi bu kafayla okunacak gibi değil. Ernst von Salomon'un Soruşturma'sı neredeyse 1000 sayfa, bir de kitabın olayı değişik; Almanların II. Dünya Savaşı arifesindeki siyasi-sosyal yapısının çok ince ayrıntıları var, araştırma yapa yapa okuyorum mevzuları anlayabilmek için. Neyse, onlar beni öldürmeden hemen yolla, yolculukla, yolsuzluğumla alakalı bir şeyler okumalıyım derken Paterson'ı izledim iyi mi, ulan bunların içimi ferahlatması gerekiyordu? Kim demiş, kendi kendime uydurdum mutlu olmam gerektiğini. Ben bu filmi beş defa, on defa daha izlerim sanırım. İçimi ferahlattı ya, mutsuzluğu da uyduruyorum bir yandan ki üretebileyim. Yeni şarkılar çıksın, yeni öyküler düzeyim, yeni bir şeyler yapayım. Ebru kursuna başlayayım, raks edeyim; mesela tango. Tamam, değişim içten başlayacak falan, eyvallah da her zaman olacak iş mi bu? Değil, o zaman bir uçurtma uçurayım diye sahile gittim bugün. Uçurtma satıcıları gelmemiş. Geçtim artık ondan bundan. Şikayetçi değilim, sıkıntım biricik ama bazen söküp atasım geliyor. Kitap okuyorum ben de, kitabın biçimlendirdiği bu yeni teselliye ne ad koyayım?

Deniz.

Cendrars'ın deniz yolculukları kartpostallara yazılmış şiirlerde sabit. "'Şiiri önce yaşamak gerek - yazılması fazlalıktır.'" (s. 17) Yaşadıklarını paylaşmak istediği için dostlarına yolladığı kartlara yazıverir şiirlerini. Satie, Cocteau, Dos Passos, Apollinaire, Miller yakın dostlarıdır, şiirlerde bazılarının adına rastlanır.

Cendrars'ın yolculukları sadece kendi içindir; durmadan ilerlemek, gitmek ister ve her şeyi ardında bırakır. Kadınlar, arkadaşlar, kentler... "Seviyorsan gitmek gerek / Karını terk et çocuğunu terk et / Kadın erkek dostunu terk et / Kadın erkek yârini terk et / Seviyorsan gitmek gerek" (s. 24) Sunduğu manzarada duyulur ama sesi yüksek değildir, bakışı bozmaz, hatta sesiyle bakışı birleştirdiği de olur. "sağır edici bir tantana taş bir duvarın geçişi / Sonra madeni bir köprünün şelalesi / Makasların aksak sazı bir garın şamarı öfkeli bir / tünelin çeneye çift kroşesi" (s. 21) Tünele girildiği an iki kulaktan gelen uğultunun titreştirdiği çeneye sahip oldum, ikinin bir olduğu böyle nadir anlarda gerçekten o yolculuğa çıkmış gibi hissederim. Güzel bir şey.

Tekillik, bütün şiirlerin izleği. Kadraja başkalarının girdiği şiirler vardır, onlarda bile bir çift kulak, bir çift göz ve bir yürekten fazlasına yer yoktur. Yalnızların uykusuyla uyudum der Cendrars, kendini uykuda bile garantiye almış yani. Yalnızlığını rahatsız edenlere muziplik eder mesela; el yazısıyla bir iki kelime istendiğinde kelimeleri yazar, bir de mürekkep damlatır ki yazdıkları okunamasın.

Cendrars'ın şiiri yüksüz, yolculuklarda yanına aldığı sandığı 57 kilo çekse de şiirlerini tartsak pek bir şey tutmaz. Az sözcüğe sıkıştırdıkları arasında ülkeler, limanlar ve çağrışanlar var. Öyle manzaralara denk gelir ki Picasso'yu Alman dışavurumcusu olarak hayal eder, uçlar birleşir.

Yoldur istediği, bir de kağıt. Hikâyelerini, duyumsadıklarını anlatsa yeter. Yolculuğun sonu yaklaştığında perişan olur, şiirini yazar, yola düşemeyenlere lombozundan dünyayı sunar. Ne güzel!

"Bugün belki de dünyanın en mutlu adamıyım / İstemediğim her şey var / Ve pervanenin her dönüşü beni hayatımda istediğim / tek şeye biraz daha yaklaştırıyor / Vardığımda belki de her şeyi yitirmiş olacağım" (s. 128)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder