8 Mart 2017 Çarşamba

Richard Brautigan - Willard ve Onun Bowling Kupaları

Kahretsin ki şu aralar çok kötü hissediyorum ve Brautigan'a dadanmamam gerektiğini bildiğim halde çekip okuyuveriyorum. Ulan! Bir tane daha gitti!

Sahiplenmenin zehri üzerinedir. İlişkiler, incelikler üzerinedir. Alışkanlıklar, arayışlar üzerinedir.

Constance ve Bob: "Tavandan yüz voltluk olması gerektiği halde iki yüz voltluk bir ampul sarkıyordu. Bu Bob'un isteğiydi. Kadın bu kadar fazla ışığı sevmezdi. Bob severdi." (s. 6)

En başta neydi, aşık olurduk. O da benzer şeyler hissederse hayat ne süper derdik, acı fasıllarını mutluluklar izlerdi, severdik. Her şey bundan ibaretti, kolaydı. Sonrasında birlikte yaşamanın zorlukları belirince, bunlar aşkı olduğundan başka bir şeye dönüştürdükçe istekler kendilerine bir çeki düzen verdi. Yapılacak yemeklerden seksin düzenine ve biçimine her şey aynada kendine baktı, bazıları gördüklerini beğenmedi ve silkindi. Muhtemelen aşk parçaları döküldü, süpürüldü ve çöpe atıldı, evin temiz tutulması lazım. Düzen, en ortak olanından ama ortaklık kaypaklığa sebep olabilir, insan bir başkası olmak istemezse ev sıklıkla temizlenecektir. Bu ikisinin arasındaki şey tez elden temizliğe muhtaçtır; birlikte yaşamalarını sağlayan parçaların tavsadığı, birbirine oturmadığı anlar çoğalmaktadır, yeni heyecanlar işlerin iyiye gitmesini sağlamamaktadır. Çok bilmiş bilmiş konuşuyorum, üşenmesem kendimi tokatlardım.

Constance Bob'ı gerçekten seviyor, işleri zorlaştıran bu. Constance 23 yaşında umutsuz bir yazar, kitabını çok sevdiğini söylediği bir avukatla yattıktan sonra vajinasında siğiller çıkıyor ve dalgayı Bob'a bulaştırıyor. Bob'ın sevgiye yaslanıp devam etmesi hasarsız atlatılmış bir virajı gösteriyor -Constance'ın çok pişman olduğunu, evliliği bitirmek istediğini söylemesine rağmen Bob sevdiği kadını bırakmıyor- ama sanıyorum tam olarak öyle değil o iş, adam her işi yalapşap, döke saça yapmaya başlıyor ve Yunan Antolojisi'nden okuduğu parçalarla kadını çıldırmanın eşiğine getiriyor. Nevrozlar farklı şekillerde ortaya çıkabilir, bir anda peçete koleksiyonu yapmaya başlayan bir arkadaşınız varsa muhtemelen yardıma ihtiyacı vardır, yardımcı olun.

Vajinanın temizlenmesi süresince anal sekse yöneliyorlar, RP gereğince BDSM cenahlarında yüzüyorlar ama kendilerinden hiç bu kadar uzaklaşmamışlardır herhalde, geleneksel sekse düşkünlükleri düşünülürse. İki insanın arasında açılan yolları Brautigan'ın mizahına omuz vererek okuduğunuzda gülünecek pek bir şey yok. Hatta hiçbir şey yok. Kıçıma dayanarak bu kitabı Brautigan'ın en acı kitabı ilan ediyorum.

Kadın ticari başarı da bekliyor, eğer başarılı olsaydı avukatla yatmaz, siğil kapmazdı. Bu yüzden kırbaçlandığı, ağzına kumaş parçası sokulduğu zaman aklından gazetelerde çıkan övgü dolu eleştirileri hatırlar. Eyleminin sonucundan tatmin olmadığı ortada ama istediği ticari başarıya kavuşmuş olsaydı... İnsan ne istiyor, neyi ne zaman istiyor? Bir çıkmazın orta yerinde bırakıyor Brautigan, ikisinin hikâyesi bu kadar.

John ve Patricia: Bizimkilerin komşuları. Adam film yapımcısı, kadın öğretmen. Greta Garbo filminden dönüyorlar. Adam sevişmek istemiyor ama kadına karşı koyamıyor. Bir de Bob'ın o eski, parlak haline dönmesini dört gözle bekliyor, arkadaşının unutkanlığından ve pasifliğinden pek hoşnut değil.

Kadın, adamı Willard'ı kullanarak ikna ediyor ama Willard? Bir kuştur, cansızdır, yaklaşık elli bowling kupasıyla birlikte karanlık bir odada durmaktadır ve canlı olmamasına rağmen sahip olduğu kupalarla böbürleniyor gibidir. Bir ağacın dala sahip olmasından böbürlenmesi gibi. John, kupaları terk edilmiş bir arabanın içinde bulup eve getirmiştir, onlara sahip olmuştur, onlar üzerinde hakkı vardır, tabii Willard'ın ardından.

Logan Biraderler: Tam Coen Biraderler işi karakterler. Çok özgün adamlardır, anlatmaya çalışırsam berbat ederim.

Çalınan kupalarının peşine düşerler, arayışları Bob ve Constance'ın evinde biter. Yanlış numara; John evlerin numaralarını şaka yapmak için değiştirmiştir ve kabak bizimkilerin başında patlar. Silahlarını çekip kurşun yağdırırlar. O an Bob'ın Vedat Sakman'dan alıntı yaptığını düşündüm: "Aşk ateşi iki kurşun, birin' aldım yar." Sonra kitap bitti zaten.

İletişememizin başta gelerek anlatıldığı bu müstesna eserde bir insan nasıl yavaş yavaş yitirilir, akışkanlık nedir ve nereden gelir, bir insan kaç türlü değişebilir gibi soruların cevabını bulamayabilirsiniz, ben bulmak için kitabı birkaç kez daha okumayı düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder