Okuduklarım arasında en sevdiğim kitap bu oldu. Tahir Alangu demiş ki Sait Faik'in hikâyelerinde hayatla balıkçılar iç içe geçmiştir, Balıkçı'nın hikâyelerinde balıkçıların denizle mücadelesi vardır. Aşağı yukarı böyle bir şey. Sevmem böyle şu şunu demiş olayını ama baktığımız zaman sade bir mücadele değil bu. Hayatlarını denize, fırtınalara adamış insanlar var ve bu insanların yıkımı denizle alakalı değil, hayatla alakalı. Kafası patlamış kardeşinin kemikleriyle, beyniyle dolu başlığı kafasına geçirip kardeşinin katili olan denize dalan adamın durumunu başka türlü nasıl anlatabiliriz, bilemiyorum.
Derleme bir kitap bu, Balıkçı'nın diğer kitaplarından hikâyeler var. Kitaplara girmemiş hikâyeler de var. Balıkçı okumaya başlamak için en uygun kitap bu zannediyorum.
Balıkçı'nın ithafı: "Güney Anadolu'nun o masmavi göğü, menekşe denizi, ışığı ve toprakları; çeşit çeşit ağaçları, yemişler, çiçekler, insanlar, uygarlıklar yetiştirmişti. Bu hikâyeler de, o cennet gibi ellerin, dağ otlarının, kıyılarının, vahşi kayalarının, yıkıntılarının ve açık denizlerin ürünüdür.
Hepsini yine onlara adıyorum."
Knidos Afroditi: Mitolojiyle kurmacanın iç içe geçtiği bir hikâye. Bir heykelin, bir tanrıçanın izi sürülüyor ve tanrıçanın uygarlıklar arasında yaptığı yolculuk anlatılıyor. Bir de kent var, Knidos. Kaç bin yıl önce ortadan kalkmış bir hayal şehir.
"Zavallı Knidos!.. Bütün tayfayla birlikte ona denizden çınlayan bir 'merhaba!' yolladık... İki bin yıl önce ölen kent duydu mu acaba?" (s. 25)
Yedi Adalardaki Balık Bankası: Bir balık macerası ve Ege'ye güzelleme. Anlatıcının ortaya koyduğu para kadar balık tutamaması üzerine balıkçı arkadaşlar tuttukları balıklarını anlatıcıyla paylaşır, anlatıcı balıkları kimin verdiğini sorar ve cevap alamaz. Gülüp geçerler. Balıkçılar arasında böyle bir ilişki var.
"Aradan on yıl geçti. Balıkçı arkadaşların yarısı öldüler, bazıları da boğuldular. Denizde gece yıldızlara bakarım. Çünkü, balıkçı arkadaşlarımın her biri, gökte birer yıldız oldular.
Onlar hayatta iken onlara kılavuzluk etmiş olan kutup yıldızının çevresinde kayıklarını sürüyorlar. Onun için, yıldızlar birbirleriyle konuşurlarken dinlerim..." (s. 33)
Güzelliğe bakar mısınız? Şahane.
Ege'nin Öfkesi: Mahmut namlı dayımız bir foku öldürüyor, sonra deniz Mahmut'u öldürüyor. Gaia Bacı'ya çok selamlar.
Halikarnas: Balıkçı vapuru kaçırınca bir sonraki vapur için iki saat beklemek zorunda kalır. Beklemez, antik kenti dolaşmaya çıkar. Yine Helenler, Poseidon, kent ve güzellikler.
"Kenti yapan mimar değil ışıktır, mavi gök ve mavi denizdir. Meltem mavisi, Ege mavisi. Bununla birlikte insan, 'acaba deniz mi kentin güzelliğini süslüyor, yoksa kent mi kıyısıyla denizi süslüyor?' diye düşünüp şaşıyor." (s. 42)
Altmış Altı Bükün Oynadığı Oyun: Ya bu Afrodit'in aşık olduğu bir genç vardı, o da ya sulardan çıkıyordu, ya da suya çekiliyordu. Aynı olayın insanlısı. Ahmet, altmış altı bükü dolanıp sünger ararken denizden çıkan bir kızla karşılaşır, aşık olurlar ve Ege'nin büyülü güzelliğinde yaşarlar, ortadan kaybolmuşlardır tabii. Böyle hikâyelerini seviyorum Balıkçı'nın, efsaneyle gerçek arasındaki çizgi çok ince. Gerçi birini diğerinden ayıran sadece zamansa hangisi daha gerçektir, bilmiyorum.
Ege'nin Dibi'nde önceki kitaplardan bildiğimiz Ege insanı var. Haksızlıklara karşı mücadele, doğayla uyum sağlama uğraşları, insanoğlunun hayvanlığı, güzel tarafları. Bu tarz şeyler.
Merhaba Akdeniz'de Balıkçı'nın meşhur öyküleri var, mesela Gündüzünü Kaybeden Kuş. Mesela Kancay. Bu hikâyeler olmasa Balıkçı, Sait Faik'e iyice yaklaşmış olurdu, veya tam tersi. Bunlar fark yaratıyor, çünkü Anadolu insanının Anadolu toprağındaki mücadelesine böyle tanık oluyoruz. Sait Faik Anadolu'yu bilmediğini, dolayısıyla Anadolu insanını yazamayacağını söyler mesela. Fark burada.
Neyzen: Büyülü gerçekçiliğin bayrağı bu dört sayfacık hikâyede şevkle dalgalanır. Neyzen Tevfik'in Mesnevi'yi bellemesi, neyle tanışması... Nefis.
Sonraki öykülerde kayığın insanlar gibi konuşup anlaşabildiğinden tutun, denizle mücadelenin yine deniz sevgisinden kaynaklandığına kadar bir dünya olay ve doğayla bütünleşmiş insanlar var. Balıkçı'nın hikâyelerinde nerede olursanız olun, size doğru esen Ege rüzgarını hissedersiniz. Hayırlı imbatlar, lodoslar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder