10 Mart 2012 Cumartesi

Buket Uzuner - Kumral Ada Mavi Tuna

Bir hocamızın önerisiyle okudum, okuduğum zamana acıdım. Yorumum ağır spoiler içereceği için okumaya niyetli olanlar direkt kapatsın sayfayı.

* Bölüm epigrafları. Romanların bölümlenmesi kurgu gereği, evet. Bu konuda kaygısı olan yazarların ellerini sadece bölümlemeyle kaldıkları, başka hiçbir şekilde okuyucuya karışmadıkları için öperim, çok süper insanlardır bunlar. Fakat... Her bölümde ayrı bir epigraf? Direkt "şöyle okuyunuz" demekten bir farkı yok ki? Bırak ben nasıl hissedeceksem öyle okuyayım. Tabii, "Madem öyle istiyon, o zaman niye onları okuyon çardağam?" dediğinizi duyar gibi oldum. Çünkü bir bütün olarak roman derim ben de. Dune'a bak mesela; adam öyle epigraflar yazmış ki oha diyorsun, hiç o iticilik oluşmuyor. Muazzam örnektir Dune epigrafları, ayrı bir kitapta toplasan sırıtmaz. Kafka'nın Aforizmalar'ına beş basar.

* Aras'ın ölmesi? Ölür, olur tabii. Lakin öldürmeden önce o kadar darbeyi anıyorsun, "o kötü günler" falan. Bekliyorum ki bir çatışmanın ortasında kalacak Aras, öyle ölecek. Ki bomba mevzusu var zaten. Orada ölmemiş Aras. Nasıl ölüyor? Gecenin bir körü denize atlıyor. Atlayamıyor, çakılıyor yere. Adsjkskdj. Oğlum adam gecenin bir yarısı denize atlıyor, güm diye bir ses geliyor. Bu kadar. Bir anda ortaya çıkan absürd son, kurgu içinde sırıtıyor. Bir de cinayet mi, intihar mı diye araştırılmış falan. Neyin cinayeti ya. Sdsfdg.

* Lezbiyen ilişki bölümü. Ada'nın acı dindirmek için elinde olmayaraktan, fakat bence biraz da olaraktan girdiği ilişki. Benim gözümde Ada'nın mallığını tescilledi, sırf bu yüzden güzel bir bölüm aslında. Olmasa bir kayıp olmaz, sorun burada. Doldurma gibi geliyor insana.

* Tuna'nın sürekli, "Bu bir kabuus! Kabuğuğuus!!!" diye sızlanması artık burama kadar gelmişti ki kitap bitti, kurtuldum. Buket Uzuner, Tuna sızlanırken karşısındaki insanların tepkilerini düşündüğü kadar düşünmemiştir sanıyorum başka bir şeyi. Bir adam da çıkıp iki tane patlatmıyor, "Matrix mi burası eşşeğin çocuğu," diye. Diyalogların sağlıksız olduğunu da buraya ekleyeyim. Herkesin bir hayat dersi, herkesin bir hikayesi var anasını satayım.

* Doldurma fikirler. Güzel düşünceler var, evet. Romana tam olarak yedirildiklerini söylemek zor. Çıkıntı gibi kalıyorlar biraz. Ortamda koyu sohbet var, bir anda kadınlar hakkında çok derin, çok felsefik geyikler dönüyor. Canlandıramıyor insan, gerçeklik duygusu uyanmıyor.

Daha da yazmayayım derken aklıma Meriç geldi. Şu romandaki çoğu insan Meriç'e uyuz olur ama bence en başarılı, en doğal karakter Meriç'ti. Ailesi bok, sahip olma duygusu bastırılmış, annesinin travmalarıyla büyüyor, Ada gibi el bebek gül bebek, abla gibi bir insan var yanında. Her şeyi içinde yaşıyor, elde etmek istediğini elde ediyor en sonunda. Sonra buna lolo yapıyorlar. Siktiriniz gidiniz efendim; iki kelime konuşma bununla, tanımaya çalışma veya bir noktadan sonra ümidi kes, sonra yok Meriç böyle böyle. Zayıflıklarıyla, mutluluklarıyla en güzel karakterdir Meriç.

Böyle bir roman. Çok, inanılmaz çok boş vakti olan okusun. Yoksa önceliğiniz olan kitaplara yönelin. İyi günler.

15.5.012: Biraz haksızlık ettiğimi düşündüm. Postmodernist öğeler, medyalararasılık ve metinlerarasılık açısından değerli bir eser. Çokseslilik, aynalı bölüm, isim sembolizasyonu da başarılı. Kitabı hâlâ beğenmemekle birlikte bunların hoş olduğunu düşünüyorum. Evet.

6 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu kitabı öneren hoca Emel Kefeli mi yoksa?
    Bilvesile selam

    YanıtlaSil
  3. Hiç böyle saçma bir kitap yorumu okumamıştım, kitaptan ziyade eleştirinizin ucuzluğu ve basitliği içimi daralttı. Daha çok şey yazasım var ama nasıl olsa sileceksiniz, yormayım kendimi . Şunu söylemeden geçemeyeceğim kitap yorumu yapmayın bence. Not: Bloğunuzdaki birkaç yoruma da göz gezdirmiştim, bence oldukça rahatsız edici bir üslubunuz var.

    YanıtlaSil
  4. Üslup gayet iyi bence, edebiyat dergisinde eleştiri yapmıyor ki adam nesnel olmaya çabalasın, afilli cümleler kurmaya uğraşsın felan. Yorum bu adı üstünde, beğenmeyen okumaz, olur biter. Bence de iğrenç bir romandı kumral ada mavi tuna ki 50 sayfa felan dayanabilmiştim sanırım.

    YanıtlaSil
  5. Zamanında Buket Uzuner'in köşe yazılarını hiç kaçırmazdım. Kitabı okumadım, merak ediyorum.

    YanıtlaSil