Tezer Özlü'nün kitaplarını uzun bir gece yolculuğunda okudum. Eskihisar'da bindiğim feribot körfezi geçerken iki sigara içmiştim ve tepemde dolunay vardı, çok iyi hatırlıyorum. Neye karşı olursa olsun, açlığımızı dindiren bir şeyle karşılaştığımızda o anı ve sonrasını unutmayız, bütün ayrıntılar zihne kazınır. O gece de öyle oldu. Titreten kış soğuğunda otobüse dönüp okumaya devam etmeden önce adlarını bilmediğim tepelere baktım, tepelerde tek tük yanan ışıklara bakıp oralarda kimlerin yaşadığını düşündüm ve bilmediğimiz yerlerde bilmediğimiz insanların yaşaması korkuttu beni; o kadar çok insan var ki tanıyacak ve bunun için o kadar az zamanımız var ki.
Her neyse, Yaşamın Ucuna Yolculuk'ta Kafka, Svevo ve Pavese vardı. İzi sürülen Pavese'ydi; alıntılarda Pavese vardı. Üç seneden beri Pavese biriktiriyordum ben de, Özlü'nün de izini sürebilmek için. Yeterince çok kitabım oldu, başladım. Pavese'nin yanında Hayalet Oğuz'a da rastladım, sonra O Pera'daki Hayalet'e, ardından Hayalet için yapılmış belgesele kadar sürdüm izini. Demir Özlü'ye sormak lazım, veya Ahmet Oktay'a. Yazdıklarından çok daha fazlasını anlatabilirler. Denk gelirsek.
Ginia 16 yaşında bir genç kız. Kardeşi Severino'yla birlikte yaşıyor. Severino, geceleri sokak fenerlerini yanık tutmakla görevli bir kardeşimiz. Olayı bu kadar.
Ginia, Rosa adlı arkadaşıyla takılıyor ancak Amelia çıkıyor ortaya. Amelia ressamlara modellik yapan, kafelerde gezinen bir kız. Özgürce yaşıyor, karışanı yok. Ginia da gençliğin keşfetme arzusuyla yanan biri olduğu için Amelia'yla gezmeye başlıyor. Kafelere gidiyorlar, sanatçılarla tanışıyorlar. Bir gün Amelia modellik yapmaya giderken Ginia'yı da götürüyor yanında. Ressam arıza bir dayımız. Olayı seviyor Ginia, o da modellik yapmak istiyor ama çekinceleri var, bilmediği yepyeni bir dünya bu. Çıplaklığın keşfedilmemiş büyüsü çekiyor onu, bütün utanmalara rağmen.
Aynı evde yaşayan iki ressama gittikleri zaman Ginia için değişim de başlamış oluyor; aşık oluyor en başta. Hissettiğinin ne olduğunu bilmediği için çekiniyor önce, alıştıkça aşığına daha çok yaklaşıyor, sürekli o eve gitmeye başlıyor, en sonunda Amelia olmadan. Amelia'yla adamın ilişkisi olabileceğini düşünüyor ama Amelia frijit olmuş, başka bir kadından.
Çocukla beraber oluyor Ginia, istediği özgürlüğe kavuşmuş gibi hissediyor.
"O öğleden sonra Bayan Bice onu görür görmez, 'Siz kızlar nasıl bir yaşam sürdürüyorsunuz? Sanki gebeymiş gibi bir suratın var,' diye bağırınca hoşuna gitti." (s. 109)
Amelia'yla tekrar görüşüyorlar bir süre sonra, yine beraberler ve önlerinde uzun bir gün, koca bir hayat varken sona geliyoruz.
Güzel Yaz'da genç bir kızın hayattan umduğu güzelliklerin peşinde koşuşu var, ister modellik yapmak olsun, ister kafelerde gezinmek. Öyle bir özlemi var ki arkadaşları modellik sırasında kendisini izlerken bile tereddüt anını çok çabuk atlatıyor ve kendini olacaklara bırakıyor.
Kısa, güzel. Devam.
Ek: Hayalet Oğuz
"Neye karşı olursa olsun, açlığımızı dindiren bir şeyle karşılaştığımızda o anı ve sonrasını unutmayız, bütün ayrıntılar zihne kazınır. "
YanıtlaSilEnteresan adamsın Utku.
Son zamanlarda okuyamıyorum ben, okuyamıyordum yani. Bu gün geri döndüm gibi oldu kitaplarıma. Biraz gıcık oluyorum böyle zamanlarda insanlar okudukları kitapları yazınca. İtiraf edeceğim, sen de nasibini alıyorsun :)
Bitmiyor ki bir türlü, sahaflar var oldukça okuyacağız sanıyorum. :j
YanıtlaSilProust'un da benzer bir sözü var ama üşenip bakamadım şimdi dsfd. O mekanla kısıtlıyordu sanırım hadiseyi. Yanlış söylemiş de olmayayım. Amaan olayım be pff.
Benim de yazın öyle bir dönemim oldu, 10 gün falan. Hayatımın en kötü 10 günüydü. Parasızdım, işim yoktu, ne olacağım belli değildi ki bir şey olacağımdan da değil, yine de insan bekliyor bir şeyleri olmayı, bekletiyorlar. Tipik bunalımla ilk kez karşılaşıyordum. Gerçek bir karşılaşma, seçeneksiz kalmaktan bahsediyorum. O zaman okuduğum şey Tahsin Yücel'in Yazın Gene Yazın'ıydı. Bir köşeye attım güzelim kitabı, şimdi ne zaman görsem o günler aklıma geliyor ve soğuk soğuk terleyip mide bulantısını geçirmeye çalışıyorum. Okuyacağım ama, o günleri aşmam gerekiyor. Yani bir türlü diyemedim, ne olursa olsun oku be, yaptığımız en iyi iş okumak bence. Başka ne yapıyoruz ki?