5 Ekim 2016 Çarşamba

Herman Melville - Katip Bartleby

Pasif direniş, dedim, böyle bir şey olmalı. Neye karşı? Çıkmazını çok iyi bildiği toplumsal yaşama karşı mı? Pasif yaşamı düşünüyorum, direniş diğerlerine karşı olacaktır. Sürdürülemeyecek kadar ağır bir yaşam, etrafındakileri de merkeze çekiyor ve o durağanlıkta dönüşümler başlıyor. "Sonunda bunu görüyorum; hissediyorum; yaşamımın önceden belirlenen amacını algılıyorum. Ben razıyım. Diğerlerinin bunu kabul etmesini sağlayacak daha ulvi görevler olabilir ama benim bu dünyadaki görevim, Bartleby, sana kalmanı uygun kılacak bir ofis odası sağlamak." (s. 65) Wall Street vandallara karşı yapılan duvarla ortaya çıkmıştı, içerideki özel alan işgalcilerine karşı değil. Yine bir çıkmaz: Bartleby günde beş sent bile harcamaz, en fazla odalardaki kurabiyeleri götürür ki yaşamak için beslenmeye ihtiyacı var ama işe yaramadığı müddetçe sırf uzayda kapladığı alan için bile tahkir edilecektir ve edilmeye mahkumdur; insanlara mahkum olduğu gibi. En temel ihtiyaçları için insanlar arasında var olmak zorunda.

Anlatıcı Bartleby'nin işvereni. Ofiste çalışan iki tip daha var, birbirinden garip karakterler. Bartleby'yi dövmeyi teklif eden için Bartleby kolay; bir aylak, işe yaramaz bir adam. Katipliği doğru düzgün beceremiyor, hatta hiçbir iş yapmıyor. Diğerlerine benzemediği için suçlu.

Anlatıcının ilk dönüşümü ne olursa olsun Bartleby'yi korumak üzerine. Yokmuş gibi davranan bir adamın zararı dokunmaz, düşündüğü ilk şey bu. Etraftakiler ipin ucunun kaçtığını düşündükçe patron da fikrini değiştiriyor. Odadaki hayalet herkesin dilinde ve hayaletlik mantığa aykırı bir kurumdur, uydurulacağı bir norm yoktur, dolayısıyla ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yedi günlük mühletin sonunda adamımız hala gitmemiştir, yapmamayı tercih etmeye devam etmektedir. Üstelik iş yerini ev olarak kullanmaya başlamıştır, gidecek bir yeri yoktur. Nihayetinde son bir gün daha müsaade verilir.

Bartleby yerinde kalmaya devam etmektedir.

Anlatıcı ofisini taşımaya karar verir, baş belası katip gayrimenkullük mücadelesini kazanmıştır ama bu kez merdivenlere bir bina gibi çöker. Haneye tecavüzden hapse atılır ve orada ölür. Hikâyesi kısaca bu. Anlatıcı, hapiste dahi adamın iyi şartlarda yaşamasını sağlamaya çalışır ve ölümünden sonra geçmişine dair bir söylenti duyar. Bartleby önceki işinde teslim edilmemiş mektupları tasnif edip yakılmak üzere yollar. Ölüme en yakın iş bu; amacına ulaşamamış hayatları ayıklamak gibi. Kendi gibi yani.

Borges, ünlü kitaplığından çıkan versiyonuna yazdığı ön sözde Kafka'nın eserlerinin Bartleby'ye ilginç bir ışık düşürdüğünü söyler. Kafka'da rastlanan ilginç davranış bozukluklarına Melville'de de rastlanır ama bir noktayı gözden kaçırmamak lazım; Kafka Die Verwandlung basılacağı zaman kapakta böceğe dair bir şeyin kesinlikle olmaması gerektiğini söyler. Yani görülen ne bir pipodur, ne bir böcektir, çağın çok daha büyük bir problemi söz konusudur. Melville bunu onlarca yıl önce sezmiş ve öncü olarak eserlerinde yer vermiştir. Bireyin kimliği -kim olma hali- her zaman güncel bir problem olarak kalacak.

İletişim'den çıkan versiyonun çevirmeni Münir H. Göle'nin ön sözü, mevzuyu toparlayan bir muhtevaya sahiptir. Der ki Göle: Bartleby Melville'in topluma şamarı indirme anlatısıdır. Etrafında neyi nasıl yapması gerektiğini söyleyen sittin tane adama derdini en iyi bildiği yolla anlatmıştır yazar. İncil'ine aldığı notlarda yarattığı adam, öteki kimliğinin gölgesidir. Matta'dan: "Zira aç idim, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancı idim, beni içeri aldınız; çıplak idim, beni giydirdiniz; hasta idim, beni aradınız; zindanda idim, yanıma geldiniz." (Matta 25, Ayet 35-36) İçeride bir yerlerde yine kutsal kitaba göndermelere rastlarsınız, tanrı kelamının ödünç alındığı bir hikâye.

"Bartleby, Melville'in son başarısıdır. Simge bir geminin tayfası veya hukukçunun yazıhanesi olsun, algıladığımız hep aynı: Cehennem'den bir kesit, içinde Cennet'e bir bakış -biri kara, biri beyaz iki duvar arasından- Melville'in yazısından mitler, birbiri üstüne yerleştirilmiş, farklı açılardan saydam, aynalar gibidir... okuyucuyu yansıtırlar." (s. 8)

Bir tavsiye: Everyday Rebellion'ı izleyin sonrasında.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder