Erhan Bener'in denemelerinden oluşuyor. Dört bölüm. İnsan Çeşitlemeleri, Küçük Şeyler, Yaşasın Edebiyat! ve Eleştiri.
İnsan Çeşitlemeleri'nde dalkavukları, hırsızları, bürokratları vs. inceliyor Bener. Parsadan da var, Menderes de var, Napolyon da var. Çeşitli olaylar üstünden insanlar anlatılıyor, bu. Güzel, gayet okunuyor fakat araya fıkra sıkıştırmacalar, meşhur insanlara ait olduğu düşünülen şehir efsanesi tadında olaylara yer vermeler kahve ortamına döndürüyor güzelim denemeleri, sıkıntı burada. Bu bir yana, Bener'in bürokrat geçmişi sayesinde yaşadığı olayları aktarması gerçekten güzel bir tat katıyor. Bazı anıları var, oha diyor insan. Ülkeyi yönetenler bu kadar kafa yoksunu olamaz. Lakin ki olabilir, hâlâ öyle.
Bu bölümden bir iki örnek: Bener bir gün bir milletvekiline Hz. Muhammed'in deveyle seyahat ettiğinden bahsediyor, kendisinin niye süper bir araba kullandığını, deveyle seyahat etmediğini soruyor. Bu milletvekili mintan giyiyormuş ve Hz. Muhammed'in de böyle giyindiğini söylüyormuş. "Tabii yanıt bulamadı," diyor Bener, biraz cevab veremedi tadında. Ddsf. Said Nursi'nin eserlerinin Kültür Bakanlığı'nca kütüphanelerde bulundurulmasını da eleştiriyor. Kahve falı yardımıyla kötü biteceği baştan belli olan bir evliliği engellemesi de pek ilginç.
Küçük Şeyler bölümü de böyle. Şans oyunları, savaş oyunları, tesadüfler. Falan. Bunlar hakkında yine kişisel veya tarihsel örnekler. Zevkle okunuyor bu bölüm.
Edebiyatlı bölümde Türkçe, sansür, roman-teknoloji ilişkisi. Güzel.
Eleştiri bölümünde de eleştirmen-edebiyat ilişkisi, yanlış anlaşılmak. Böyle şeyler var.
Yani okunabilir gayet, deneme işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder