Kaptanınız konuşuyor: "Zarfın İçindeki Adam" haliyle mazruftur, kendi hikâyesini anlatabilir.
Boş şarap şişeleri bir tarihin yazıldığını gösteriyor. Teyp için nice güzellerden geçildiği söyleniyor, müziğin olduğu yerde aynı tişört bir hafta giyilebilir, ne kidir? Medeniyet gereği bir gün giyilen ertesi gün giyilmez, çamaşır makinesine atılır. Makine dolar, çalıştırılır. Çamaşırlar asılır, tek sıkımlık ömürlerine sıkıştırılabilecek şeyler sayılıdır. Sayılır: küllükler, iki yalanın ettiği gerçek, okunan kitaplar, anlananlar ki ne ölçüde, nasıl, mesela denizde bütün kitaplar varsa okumanın kıymeti doğada mevcuttur, ev. "Sakin içimdir, içim evimdir." (s. 12) Evdeki aynalardan Deleuze'e bağlamak istiyorum, bağlamıyorum. Kaptan'ın aynaları şarkılarından yansır, şarkılarını dinlemek yeterlidir, felsefe müziğe içkindir.
Andıran Otu: Bu ottan mamul meşrubatlar bütün dünyayı tanıma duygusu yaratır. Andırıyor dünya, bir zaman her şeyin bilindiği hissi, her şeyin tanıdık gelmesi bu otun sayesindedir. Sadece anımsadığımız şeyi severiz, sevmek düşünmekle birlikte gelir, paket halindedir. Bire iki su, bazen bire hiç. Afiyetler!
Bazı kızılderililer, bazı kurgu insanlar, akan bilincin malları bunlar. Cenk Taner, dünyanın en kaptanı.
Eyersiz Atlar'ı açın. Tanrım, koru bizi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder