8 Ekim 2012 Pazartesi

David Eddings - Büyülü Şato

Sona pek bir şey kalmadı, kitabın temposu bu yüzden biraz düşük. Yani kitaptan kitaba bir yükseliş yok. Onca olayın bir raya oturması var, bir soluklanma kitabı.

Ctuchik ölmüştü, bizimkiler yıkılan kuleden kaçmaya çalışıyorlardı. Relg'in katkıları büyük oluyor bu konuda, kendisi Ulgo diyarından olduğu için taşın toprağın sesini çok iyi yorumlayabiliyor. Bir koridor çökecekse oraya sokmuyor grubunu. Taiba'yı da göçükten kurtarıyor. İkisi arasında bir ilişki başlayacak ama Relg ağır yobaz. Tanrısına dualar ediyor, yakarıyor ki meme, kıç falan hiç etkilemesin kendisini çok affedersiniz. Tam olarak böyle: Meme ve kıç etkilemesin. Ama aşık oluyor Taiba'ya. Pol Teyze için bu olması gereken bir şey. Zaten bu dünyada ağır bir nedensellik hüküm sürdüğü için gerçekleşen hiçbir şeye dokunmamak lazım. Ne olacaksa olsun, yeter ki kitabına göre olsun. Dünyanın mantığı bu.

Garion da tütüşlerde. Mekan yıkılırken aklına yaşadığı maceralar geliyor, kokular üstünden hatırlıyor maceraları. Şuradaki yanık kokusu, buradaki bok kokusu diye. Aklında kalan en ayırt edici koku ise Ce'Nedra'nın saçlarının kokusu.

Taşı geri alıyorlar bu arada, taş Garion'u tanıyor. Bir ağ kuruluyor aralarında. Geri dönüş yolculuğu da sıkıntıyla başlamış oluyor.

Son savaşta Belgarath ağır yaralanıyordu, uzunca bir süre kendine gelemiyor. Yokluğunda tayfayı Garion yönlendiriyor, bu onun ilk hükümdarlık denemesi aynı zamanda. Vereceği kararlar hakkında İpek'in çok yardımı oluyor. Bu İpek acayip bir adam. Prens Kheldar yani. Yalan dolancı, yüzünün şeklini değiştirebilen, kumarbaz, acayip bir herif. Soyluluğu falan hiç sevmiyor. Her an herkesi satabilecek potansiyele sahip ama gruba bir zararı dokunmuyor. Dokunacak bence.

Belgarath kendine gelince her şey normale dönüyor, kaçışları zor oluyor biraz. On Grolim rahibi zihin gücüyle saldırıyor, Garion iç sesinin yardımıyla zihnini gölgesine aktarıyor, yanlarına uçup hacamat ediyor adamları. Mekandan çıkıyorlar, açık arazide kaçmaya çalışıyorlar bu sefer. Hettar, kral Ço-Hag'ın yardımını istemek üzere gruptan ayrılmıştı. Bu yardımı bekliyorlar, çünkü Taur Urgas öküz gibi ordusuyla peşlerinden geliyor. Yetişiyor da, işler boka sarmışken Ço-Hag son anda ortaya çıkıyor. Meğer en başından beri bekliyorlarmış. Boşuna aksiyon yaratıyor götler, okuyucuyu da sinir ediyorlar. Lan zamanında gelin Allah aşkına.

Belgarath iyileşmiş numarası yapıyor ama durum çok daha vahimmiş aslında, fenalaşıyor ve Polgara kafayı yiyor, çünkü adamcağız ölüme çok yakın. Algar Kalesi'ne geliyorlar, Belgarath dinlendiriliyor. Polgara'yla Garion sıkıntılı, çünkü fena yamuluyor Belgarath ve zihni hasar görmüş olabileceği için bir daha büyü yapamama ihtimali var. Çaktırmamaları gerektiğini söylüyor Polgara, çünkü durum kritik. Büyük bir savaş kapıda ve müttefiklerin morali tavan yapmalı.

Bu arada Ulgo'ya geçip Ce'Nedra'yı da alıyorlar. Şımarık kız Riva'ya gitmek istemiyordu ama istediğine karar verdi sonradan. Bence serinin en oynak, biraz da başarısız karakteri Ce'Nedra. Şımarık kızlıktan kraliçeliğe terfi etmesi, koca orduları gaza getirmesi falan. Öeh. Kraliçeliğe gelmedik daha gerçi.

Riva'ya geçiyoruz, buradaki şehir Gondor'a benziyor. Kat kat. Riva'da Garion kral olarak tahta oturuyor, Ce'Nedra'yla evleniyor. Sonra İpek, tahta geçtikten sonraki adıyla Belgarion ve Belgarad kimseye haber vermeden ayrılıyorlar saraydan. Belgarion yollara düşmek istiyor, çünkü Torak'ı yendiği zaman büyük savaşlara gerek kalmayacak. En yakın iki arkadaşını da alıp gidiyorlar işte. Mallorya'ya doğru. Polgara durumu öğrenince sinirden kafayı yiyor ama bir şey yapamıyor. Ce'Nedra'nın olayı bundan sonra başlıyor; evlilik belgesinde krallığın yönetimine ortak olmasıyla ilgili bir madde var. Bu maddeyi kullanarak Garion'un yerine ordu toplamaya başlıyor. Diğer krallar da yanında, önce onları ikna ediyor, sonra dolaşıp ordu topluyorlar. Ce'Nedra'da bu olayların üstesinden gelecek yetenek hiç gösterilmemişti, bir anda ortaya çıkması okuyucuuyu garipsetiyor. Şımarık velet, savaşta ölecek askerleri düşünüp ağlıyor, omuzlarına binen büyük sorumluluğu düşünüyor falan. Memleketine dönüp babasının lejyonunu kendi ordusuna katıyor. Acayip acayip işler.

Son kitaba geldik, yarın biter zannediyorum. Sağlam seri olmasa da bence güzel. Evet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder