14 Ekim 2012 Pazar

Manuel Puig - Bu Satırların Okuruna Sonsuz Lanet

Edebiyatı oyunlaştıran metinler, aynı zamanda edebiyatı yenileyen metinler. Oulipo'nun oyunları bir yana, tamamen farklı işler peşinde koşan adamların kaygı gütmeden, programsız, veya programlı, ve üstüne basa basa bozmaları, düzeltmeleri, çekmeleri, itmeleri, bebeklerin arka arkaya doğmalarını sağlıyor. Pat pat pat. Makine gibi. Bunlar büyüyorlar, doğuruyorlar veya doğurtuyorlar. İnsanın soy ağacıyla edebiyatın soy ağacı bir.

Yeni oyunlar türetmek eğlenceli. Şifreler çözülüyor, beri sayfalarda geçen ayrıntıları ardıllarda da yakalanıyor, tamamen başka bir şeye mercek tutuluyor olsa da. Oynuyoruz ve son sayfayı bitirip kitabı kapadığımızda yorulmuş oluyoruz, çünkü beyin yanıyor bazen, bazen hayranlıktan tekrar okuyasımız geliyor ama o serüveni bir daha yaşamayı göze alamıyoruz. Acıdan dolayı bazen de.

Bu Satırların Okuruna Sonsuz Lanet, diyaloglardan ibaret. Diyalog, bu kadar. Ne kadar zor bir iş olduğunu düşünün. Tahlil yok, tasvir yok, sadece konuşma. 12 Angry Men'i izlemeden öyle film mi olur la diyen kardeşler, onun bir de görüntüsüzünü ve sadece iki kişilik olanını düşünün. Biçemin diğer ucunda da sürdürülen yalanlar, yalanlarla tamamlanan gerçekler, veya tam tersi, gerçeğe bürünmüş yalanlar ve daha birçok benzeri var. Mükemmel bir uyum ortaya çıkmış. Müthiş.

Bende Mitos'tan çıkmış ilk baskısı var, 1990. Bu Can'ınkini sevmedim. Gerçi Mitos'un kapağı daha facia. Neyse. İki adamın konuşmaları. Yaşlı Ramirez bir huzurevinde ömrünü tamamlamaya çalışıyor. Geçmişi yıllar boyunca kaldığı hapishaneden çıkınca silinmiş. Kendisi siyasi suçlu, ailesi Arjantin'de öldürülmüş ve insan hakları komitesi gibi bir şey, Ramirez'i New York'ta gizliyor. Mavi köşede dövüşecek olan adamımız Larry. 60 kilo, 36 yaşında, orta sınıftan gelen bir eski akademisyen. Tarihçi, sosyolog. Dünyaya sırtını çevirmiş bir adam. Bahçıvanlık, garsonluk, öğretmenlik, bir sürü işe girip çıkmış. Sonra hastabakıcı olarak Ramirez'i haftanın iki üç günü gezdirmeye başlıyor, olaylar da böylece başlıyor.

En baştan söyleyeyim; bu kitabı harbiden anlamamış olabilirim. Yani anladığım kadarıyla bir halüsinasyon olayı var, sürdürülen yalanların bir noktada gerçeğe dönüşmesi hadisesi var. Tamamen kendi uydurmalarım da olabilir ama edebiyat da böyle bir şey. "Ya  adam burada şunu demek istiyo aslında." Dsfd.

Ramirez her şeyi unutmuş, baba olmayı hatırlamak istiyor mesela. Aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlamak istiyor. Larry önce pek bulaşmıyor adama, işimize bakak dayı diyor. Ramirez bir şekilde Larry'nin hayatına sızmaya çalışıyor. Hayat hakkında bazı gevezelikler. Koşuya çıkmış bir kadın hakkında. Ramirez'in anlamını unuttuğu bazı kelimeler hakkında. Sonra küçük bir çatlak beliriyor Larry'de. Baba konusunda. Babalar da sıkıntılı, annelerden daha sıkıntılı hatta. Larry'nin babası işçi, basit bir adam. Sendikayla işi olmamış, bazen çok sert, bazen sevgi dolu, düz bir insan işte. Anne güzel bir kadın. Oğlan anneye aşık. Ödipal kompleks. Bunlar daha sonradan ortaya çıkıyor, başlarda Ramirez'in duyduğu iç ses var.

"'Sadece bir tek ses duyuyorum. İki tarafın da birbiriyle konuştuğu zaman bile. Ama bu benim sesim değil... Bu genç bir ses. Kulağa hoş geliyor; kararlı, güçlü ve insanın içine işleyen. Oyuncu sesi gibi. Ama bir hemşire ya da herhangi birini çağırdığımda kendi sesimi duyuyorum. Çatlak ve titrek. Hoşuma gitmiyor.'" (s. 35)

İnsan düşünüyor, acaba Larry, Ramirez'in iç sesi mi? Tahminim şu yönde; Larry yanında olmadığı zaman Ramirez'in geçmişini hatırlamasının bir yolu yok. Kitaplarına çıkardığı bazı notlar var ama onlar da pek bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla gece olduğu zaman kendi Larry'sini yaratıyor. Bu yüzden kitabı okurken bu iki farklı Larry birbirine girebiliyor ki yazarın yapmaya çalıştığı da bence buydu. Birbirini tamamlayan insanlar.

Sonradan Ramirez'in Larry'nin babası olduğu bölümler, Larry'nin Ramirez'in oğlu olduğu bölümler, gerçekle gerçek olmayan arasındaki çizginin ortadan kalkması, Ramirez hakkındaki gerçeğin ortaya çıkmasıyla yaşlı adamın ölmesi. Yalanlar içinde yaşıyor ve kimliğinin ortaya çıkması her gün biraz daha yaklaşıyor, o zaman korunmayı da bırakıyor. Bir bölümü düş ürünü olduğu düşünülen Larry kalıyor bir tek, kitabın sonundaki bazı yazışmalardan anlaşılan bu.

Derin bir okuma gerektiriyor, yolda molda okunmaz. Oyunlara açık olanlar için.

Hamiş: Eklememişim, yazarken bunu dinliyordum. Tolgahan Çoğulu. Böyle adamlar çıkıyor ya bizden, çok seviniyorum. Helal.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder