Richard'ın durumu geleceğin öncülü olarak dikkat çekmeli. Süvari yüzbaşısıyken, savaşın orta yerinde genç bir askerin tüfeğinden çıkan kurşunla vuruluyor ve düşüyor, bir çağın sonu. Otomasyona bağlı araçlar karşısında şoförlerin durumunu düşünün, Richard'ın onlardan pek bir farkı yok şu durumda. Eski asker Richard yoksullukla mücadele edip eşi Theresa'ya sıkıntı yüzü göstermemek isterken pek fazla seçeneği yok, arkadaşı Twinnings'in teklifini kabul etmek zorunda. Zapparoni adlı mucit bir iş adamının yanında çalışmaktan başka bir şansı yok. Arkadaşları tarafından dışlanacağını biliyor ama ekonomik sıkıntıdan kurtulmak için adamla görüşmeyi kabul ediyor ve Zapparoni'nin malikanesine gidiyor. Metinde hepi topu iki mekan var; Twinnings'in işi bağladığı bar ve Zapparoni'nin evi. Olay ağırlıklı bir anlatı değil bu, dünyanın geçirdiği değişimin izlerini Richard'ın anlatıcılığında takip ettiğimiz, tek bir bilince sığmaya çalışan dünyanın devinimlerini izlediğimiz türden, son derece kişisel bir kaybediş. Daha doğrusu bir dengelenme çabası. Dünyayı dengeleme çabası aynı zamanda. Jaguar'ın yeni serisinden. Jaguar ne güzel bir yayınevi. Jaguar, bastığın çok az şeyi edinmedim, bilerek. Elimde olmayan bir şeylerin kalsın istiyorum, yoksa okumadığım pek bir şeyin kalmayacak. Capote'nin Soğukkanlılıkla'sını aynı sebepten okumuyorum, on yıldır bekliyor. Calvino'yu, Márquez'i, Cortázar'ı da aynı sebepten bekletiyorum. Üniversitedeyken, bu mecrada bir şeyler karalamıyorken şimdikinden daha beter okuyordum, bu saydıklarımın pek çok metnini o zaman okumuştum, şimdi de bazen burayı kapatıp, hatta ıssız bir yere tayin isteyip deli gibi okumak istiyorum. Bir şey yazmak istemiyorum, gitar çalıp bir şey okumak istiyorum. Günün birinde yapacağım bunu. Yeşim'e söyledim, Ankara civarında çok güzel ve ıssız yerler olduğunu söyledi. Puanımın Ankara civarına henüz yetmeyeceğini söyledim, bekleyebileceğimizi söyledi. Hem sonsuzluktan, hem de uzun vadeli sonluluktan konuşabilmek çok güzel bir şey, çok özlemişim bunu. Neyse, Richard'ın düşüncelerinde geziniyoruz, zaman ağır ağır akıyor. Eski askerlerin çoğu iyi işleri kapmış, Richard girdiği işlerde tutunamamış ve Twinnings'ten yardım isteyene kadar sıfırı tüketme noktasına gelmiş. Twinnings görüşmeyi ayarlama konusunda Richard'ı ikna etmeye çalışırken dünyadan fırlatılıp atılmasına akıl erdirmeye çalışıyor Richard, bir yandan da Zapparoni'nin dehasını öğreniyor. Zapparoni teknik kabiliyetiyle tekelleşme yolunda ilerliyor, buluşları dünyanın çehresini değiştirecek düzeyde. İşçilerine verdiği maaş bakanların maaşıyla yarışıyor ve çalışanlar istedikleri saatlerde mesaiye başlıyorlar, günlük işlerini bitirmeleri yeterli. Şirket sırlarını kaçıramıyorlar, Zapparoni muazzam koşullarda çalıştırıyor işçilerini. Sırların kaçırılmaması için gereken şartlar sağlanmış durumda zaten, patron her şeyi düşünmüş ve uygulamaya koymuş. Yine de bağımsız bir zihnin hizmetlerine ihtiyaç duyabiliyor, bütün sözleşmelerin ve anlaşmaların dışında, bu yüzden "kirli işlerini yürütecek bir adam" olarak Richard'ı düşünüyor, Twinnings vasıtasıyla.
Görüşme kararlaştırılırken Richard geçmişe, Twinnings'le ve diğer arkadaşlarıyla tanıştığı okul yıllarına dönüyor. Harbiyede öğrencilik zamanları, Binbaşı Monteron'dan edinilen hayat dersleri, her şey geri geliyor. Kanı kaynayan öğrenciler hafta sonu izinlerinde takıldıkları mekanlarda sayısız olay çıkarıyorlar ama bir şekilde kapanıyor mevzular, alınan büyük bir dersle. Her şeyi geride bırakmak istiyor Richard, geçmişin bataklığından kurtulmalı ki yüzünü geleceğe dönebilsin. "Artık bu fosilleşmiş yargılarımı geride bırakmanın zamanı gelmişti. Geçenlerde birisi bana, konuşurken 'eski silah arkadaşlarım' veya 'kılıcının püskülü üzerine yemin etmek' gibi artık çağdışı kalmış pek çok ifade kullandığımı söyledi. Bu ifadelerim, çoktan bayatlamış iffetiyle övünen ihtiyar bir kız kurusunun yapmacık tavırlarına benziyormuş. Bu kahrolası alışkanlığa bir an önce son vermeliydim." (s. 26) Eskilik dile sirayet etmiş durumda, Zapparoni adına çalışmaya başlar başlamaz arkadaşlarının kendisini kınayacağını biliyor ama kendini ve Theresa'yı kurtarmak zorunda, öyleyse eski günleri son bir kez hatırlayıp her şeye veda edebilir. Siciline işlenmiş suçları düşününce kapıyı kapamak daha kolay; vatan uğruna tehlikeye atılıp vatana ihanetle suçlandıktan sonra darbe alan değerlerini tamamen bırakabilir.
Teknolojiye karşı psikolojik tepkiler geliştirmiş arkadaşların intiharlarından Zapparoni'nin icatlarına bilinç akışı, çok dağıtmadan. Mağara Adamı Etkisi'nin ilk izlerini görüyoruz bir yerde; çocuklar Zapparoni'nin ürettiği filmlerin müptelası olmuş durumda ve duygusal olarak aşırı yüklenen çocukların akıl sağlıklarının bozulmasından korkuluyor ama bir yandan da çağa ayak uydurmak fikriyle bütün gelişmeler yavaş yavaş kanıksanıyor. Zapparoni'nin toplumu etkisi altına aldığı söylenebilir, elinde büyük bir güç var ve yeni buluşlarla dünyayı bambaşka bir hale getiriyor, bunun bir sonu yok gibi gözüküyor. Richard'ın uyum sağlayamadığı nokta tam da burası; askerlikle ilişiğini kesmesinin travması henüz geçmemiş, öğrencilik yıllarından savaş zamanlarına kadar pek çok anısı bu travmanın etkisiyle ortaya çıkıyor, sanırım. Bir de dünyanın tamamıyla bir değişim mücadelesine girişecek gücü yok, zaten kişisel sebepleri de bundan geri koyuyor kendisini. Babasıyla ve annesiyle olan ilişkisi de problemli, özellikle babasıyla. "Adam" olması isteniyor, Richard elinden geleni yapsa da babasına yaranamıyor bir türlü. Belki bu kez yaranabilir, bu değişim fırsatını kaçırmak istemiyor bu yüzden. Vatan kavramı da anlamını yitirmiş durumda, çok sevdiği Monteron'un ölümünden sonra vicdanının sızlamasını dindiremiyor, her şeyin boşuna yaşandığı düşüncesi var aklında.
Zapparoni'yle karşılaşma ve cam arıların ortaya çıkışı final bölümünü oluşturuyor, genişçe bir bölüm. Bir nevi sınav. Richard bir karar vermek zorunda, Zapparoni'nin manipülasyonuna kapılmadan, olabildiğince özgür iradesini kullanarak. Kuklalar, otomatlar, cam arılar, kesik kulaklar ve etik, Richard'ın yaşama dair fikirleri. Hepsi birbirine karışıyor, ortaya psikolojik bir gerilim ânı çıkıyor. Düğüm çözülüyor sonra ama kesin bir sonuca varamıyoruz, Richard'ın kararını bilsek de dünyanın daha iyi bir yer olup olmayacağına dair öngörüler dışında elimize bir şey geçmiyor ki geçmesin, gelecek henüz ortaya çıkmadı. Ufukta bile belirmedi, şimdiden başka bir şey yok elimizde. Richard biraz da bu fikre bel bağlıyor, belki de cebinde iyi niyet taşlarını biriktirmeye başlıyor.
Sıkı kurulmuş bir distopya diyeceğim, diyemiyorum. Distopik atmosfer kuşatmış metni, tamam ama yine de... Bilemiyorum. Belki benim cebimde de birkaç taş vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder