Külçe gibi bir metin değil bu, parçalanmış. Chur, Ungenach, ABD, Afrika, Karl, Robert, noter Moro. Moro berjere oturuyor ve konuşuyor, eleştirilen bir karakter Moro, kimsenin gerçekte öyle konuşmadığı ele alınarak, oysa Moro Ungenach'ın eskilerinden, ailesi Robert'ın ailesi tarafından yüzyıllar önce kabul görmüş, Ungenach'a yerleşilmiş, noterlik nesiller boyunca devam etmiş, sahiplik toprakların genişletilmesiyle birlikte sürmüş ama bir son bulacak artık bu, Robert kendisine miras kalan toprakları paydaşlar arasında dağıtmak istiyor, Karl'ın ölümünden sonra tek vasi olarak. Avukatın yorumlarının öyle olur muymuşluğunu geçersek aynı topraklarda doğmuş, aynı deliliği paylaşmış iki insanın konuşmaları doğal bir akışta ilerliyor, başka türlüsü mümkün değil, zaten konuşma -işteşlik- yok, Moro anlatıyor, belki sayıklıyor, Karl'ın söylediği gibi beş para etmez bir şekilde devam ediyoruz, kafamızın yerinde olup olmadığını bilmeden, milyarlarca insanın arasında, koca tarih çağları hızla akıp giderken. "Kafamız bir totolojinin mantıki sonucu..." (s. 10) Her şey doğanın içinde normal, doğa anormal bir durum yaratmaz, insan kendi normları içinde yaratır, doğaya göre hiçbir şey anormal değildir çünkü doğada olan her şey normaldir, Karl'ın ölümü, Robert'ın Ungenach'ı dağıtmak istemesi, aileden kurtulmak, mekândan kurtulmak, "kuşak sürrealizminin doğa sürrealizmi kisvesinden" kurtulmak Moro için hepsi akıl almaz bir dağıtımı engellemeye çıkıyor, doğrudan bir çaba olmasa da böylesi bir bütünü parçalamak, dağıtmak, yok etmek büyük bir olay, ülkenin en büyük olaylarından biri, mekânla bütünleşen varlığı yok etmeyi de içeriyor, Moro da bu yok olacakların içinde, ailesi ortadan kalkacak, Robert'ın ailesi olan Zoiss güruhu burayı genişletmek ve hareketlendirmek için çok şey yaptı ama her şey boşluğa vardı, yazılamayan bir metin, hiç yazılmayacak bir metin ve bir metnin yazılabilirliğiyle yazılamazlığının yarattığı yılgınlık gibi, Moro'ya göre yoğunlaşmanın, tekilleşmenin varacağı nokta, devrimci bir doğa anlayışı ortaya konması gerekiyor ve Robert bunun için uğraşıyor, Bernhard'ın münzeviliğini andırır bir durum, Ungenach insanı bir başına bırakmıyor, evler, hükümetler, politikacılar, hepsi bir çoğulluk olarak beliriyor ve insana rahat vermiyor, bir avuç toprakla bir politikacı aynı nefreti uyandırabiliyor, Robert'ın gidişini biraz da buna bağlıyor Moro, parlak zihinleri kaçıran bir siyasi anlayış ülkeyi çoraklaştırıyor, Ungenach'ın yıkılışını bu çoraklaşmaya bağlıyor Moro, bağları sıkı tutuyor ve Robert'ı anlıyor ama yine de bir parçası Ungenach'ın ortadan kalkmamasını istiyor, kendini bulabileceği bir yer kalmayacağı için, gidemediği için. Yok oluştan önce son bir hatırlayış, Moro hatıralarını bir bir ortaya dökerken Robert'ın ne yaptığını bilmeyiz, Moro'nun konuşması bitmeyecek gibidir, tarihten onca insanı çıkarıp masaya koyar, ormanlarda yapılan yürüyüşler, evlerde geçirilen onca zaman, bir daha hiçbir zaman o biçimde ortaya serilmeyecektir, zaman sürdükçe eskitmeye devam edecektir, Moro şimdiden eskimektedir, kendi gibi eskiyen sosyal ve politik kurumları da dibe çekmekten imtina etmez, tek bir delinin peşinden gidilmesini sağlayan demokrasiyi, Kilise'yi, pek çok şeyi eleştirir, aptallığın ürünleri olarak görür. Utanmazlık bir biçim olsaydı kilise veya meclis olurdu, insanın devam etmesini sağlayan şey bu utanmazlık, her şeyin utanmazlığı. Moro'nun bahsettiği aile fertlerinin rezilliklerini hatırlayan Robert, bir zamanlar en yakınında yer alan insanların rezilliklerini hatırlar hatırlamaz Ungenach'ın bir an önce dağılmasını ister, hiç zaman kaybetmeden.
Karl'ın mektuplarına geçtiğimizde Robert, Afrika ve kişisel yenilgiler karışımıyla karşılaşırız. Robert kadar zeki değil Karl, Afrika'ya gitmesi ABD'ye gidememesinden ve Ungenach'tan kaçmak istemesinden ötürü, zira Ungenach'tayken bir yargıya varmanın imkansızlığı, söylenenlerin anlamsızlığı ortaya çıkıyor, oradan uzaklaşılınca anlamın izini sürmek, hiçe varmak daha kolay. Tekrar Ungenach'a. Bir gün dönmek için gidiyorlar, gidişlerinin tek sebebi bu. Ruha sinik. İşverenine yazdığı mektupta Afrika'ya dönemeyeceğini söylemesi, görev süresini yakması, işinden olması, cezalandırılacak olması, herhangi bir şeyin pek bir önemi yok, Ungenach çağırıyorsa orada olmak zorunda. Babanın ölümüyle birlikte yüzleşmenin ağırlığı artıyor, evdeki nesnelerden düşünce yığınları oluşuyor, kitaplar görülünce önceki iki yüzyılın doğurduğu metinlerin işe yaramazlığı kesinleniyor örneğin, gerçekliğe dair hiçbir şey yok, Robert'ın düşünceleri de yer buluyor hemen, gerçekliğin bozulmasından o da mustarip, Karl için pek bir teselli yok burada.
İçsel süreçler, Bernhard'a göre anlatılması gereken tek şey. Kimsenin bilmediği bir şey, insanın kendini bütünüyle ortaya koyması, kendiyle birlikte herkesi ortaya koyması, ışıkların altında herkesle birlikte, yaşanan her şeyle birlikte durması, anlatmaya değer başka bir şey yok. Karl ve Robert için kısa bir çıkışsızlık, kısa bir anlatı. Bernhard.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder