Holst bildiğimiz gibi. Olabilirin öykülerinin yazarı. Olamazın öyküsü nasıl olur, olur ama olabilir olan böylesi oyunbaz, ters köşeci olamaz. Bilmiyorum, Vonnegut böylesi taca atar mı okurunu, bilmiyorum. Robbins böylesi deli midir, bilmiyorum. Ginsberg bir övmüş, ucu bucağı yok. Ayna-evren, Kafka düzyazı-şiirleri, Poe, Mailer, fanteziler! Cage, aynı şekilde. "Sihirbaz" diyor Holst için. Cage kadar sihirbaz olsun, Holst gerçekten büyülüdür. Bakınız, Poe'dan bir epigraf var. Birkaç temel yasanın çiğnenmesiyle insanoğlunun sefaletinin ortaya çıkması. Cinnette huzur bulunması. Bunlar huzursuzlukla başa çıkma çabası, olabilir, herkesin kendi huzursuzluğu ve kendi sihri olduğuna göre kişiliğimi ikiye bölerek mutlu olabilirim, bir kediyi anneannemin yerine koyarak da mutlu olabilirim. Akli dengesi farklı bir noktadan sağlanan adam pencereye çıkıp, "Mutlu olmak istiyoruz ulan gebeşler! Ben ve diğer kişiliklerim!" diye bağırır, çöplüğünde boktaan düünyaanıın! Holst sadece bu değildir ama beni huzura erdiren noktası budur.
İlk kitap biraz daha hacimsizdi, bu iyi. Öyküye doyuyor insan. Aralardan çekip anlatacağım, hepsine nefesim yetmez.
Parlayan Mavi Ayak İzi: Doğum sertifikasına mavi mürekkeple basılmış dev bir ayak izi. Dover'ın beyaz uçurumlarına yansıtıldığında İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri alarma geçer, savaşın eşiğine gelinir. Bir düzine Hollandalı genç yapmıştır bunu, yakalandıklarında hakime Churchill'in doğum sertifikasını yansıttıklarını söylerler. Dava sürekli ertelenir. İşlenen suç kişinin hayaliyse unutup gitmek adalettir, böyle söylenir.
Uydurma Fransızca: Hah, çıtır çıtır yandı beyinler.
Anlatıcı bile anlatması zor der, kelime seçmede zorlanır. Adamın biri varmış, Fransızcaya benzer biçimde zırvalarmış, filmlerden aldığı replikleri evirir çevirir, yarı biçimsiz bir halde satmaya çalışırmış. Adam Paris'te sanat eğitimi almak için okurken kız arkadaş yapmış, kız bu sakat mevzuyu görünce adamın psikoloğa gitmesini söylemiş. Adam gitmiş, tuvalete girince yerdeki kıyafetleri görmüş. Sekreter doktora tuvalete giren iki farklı kişi olduğunu söylemiş ama tek kişiymiş bunlar. Diğeri İngilizce zırvalayan bir Fransız. Anlatıcı ne yapar, kişileri böler. Yetmez, anlatıyı böler. "Hikâyenin sadece bir sonu olabilir, sadece bir." (s. 38) O da neyse.
Başbakanın Dedesi: Denizayısı, denizaltı teftiş eden bir başbakana oyun oynar. Başbakan dedesini hatırlar, hayvan hakları konusunda acil kararlar alır ve bu kararlara denizayılarını özellikle dahil eder. Neden, çünkü periskoptan görülen denizayısı kafası dedesinin kafasıdır ve dedenin hayvanlar konusunda sıkı nasihatleri olmuştur. Falan filan.
10.000 Yansıma: Fransız İhtilâli. Köylüler asil bir Dük'ün evini basarlar, davetlileri öldürürler ve masada ne varsa elleriyle silip süpürürler. Tepede devasa kristal avize, beş yüz mum. Yavaş yavaş sallanır, ışık oyunları köylüleri hipnotize eder. Uyandıklarında hiçbir şey hatırlamayacaktır, böylece Dük'ün avizeyi yavaş yavaş sallayan kızı intikamını alacaktır. Kendisi de aşağı düşüp öldükten sonra.
Hermiston Seddi: Kayıp Kitaplar Kitabı diye bir kitap okudum, daha yeni. Stuart Kelly bu kitabı incelememiş, ilginç. R. L. Stevenson'ın yarım kalan bir kitabı. Holst kendince tamamlıyor. Oyunlu.
İskoç Viskisinin Hikâyesi: Alabama'da mısır şerbetiyle yapılan bir içki İskoçya'nın kuş uçmaz bir yerinde çok beğenilir. Tarifini bilen adam biraz şapşaldır, kandırılır ve müthiş içki böyle ortaya çıkar. Alternatif tarih öyküsü.
Hayaletler: Çocuklar gelir, evin içini meraklı gözlerle dikizlerler. Sessizliği dinlerken görürler ki tozlar uçuşur, ev terk edilmiştir. "Çocukların hepsi gösterini başlaması için bizim gelişimizi bekliyordu." (s. 95) Oha! Beni çok etkiler böyle öcülü, umacılı işler. Hele bu tür bir anlatı oyunu oynanıyorsa!
Aynanın Hikâyesi diye bir öykü var, sonsuz yansımada kaybolan bir adamla ilgili, anlatamayacağım kadar müthiş bir hikâye. Kediler, kuşlar, sihirbazlar, şairler, yazarlar, garip olaylar ve olağan gariplikler, Holst her şeyin yazarı. Borges'in de adını geçirir bir yerde, bence Borges öykülerini sevmiştir. Bu konuda kaynak aramalıyım. Siz de bu kitabı edinmelisiniz. Dedalus'a, Baran'a sonsuz teşekkür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder