26 Nisan 2019 Cuma

Mario Bellatin - Kahraman Köpekler

Bellatin Perulu, Meksika'da doğuyor, dört yaşındayken ailesiyle birlikte Peru'ya dönüp teoloji okuyor, sonrasında Küba'da senaryo yazarlığı okuyor. Metinleri deneysel edebiyatın müstesna eserleri olarak görülüyor. Böyle. Ne yapmaya çalıştığına odaklanıyorum bundan sonra. Öncelikle köpeklerin varlığını unutmamalıyız, otuz adet Belçika Malinois çoban köpeği var metinde, saldırgan hayvanlar bunlar. Novellayı oluşturan parçaların kısalığında ve anlatımın alengirsizliğinde bu köpeklerin doğurduğu korkunun izlerini aramaya niyetleniyorum ve buluyorum, zira ben köpeklerden nispeten korkan bir okurum, çocukken mahallede az kovalanmadım, bu yüzden metni de kovalanıyormuş gibi okudum. Tuttu; parçalar bütünleşti, Latin Amerika'nın geleceğini -metnin en başında böyle söyleniyor- karakterler ve köpekler üzerinden kurabildim. Simgelerin izine düşersek yorumlar üretiriz, despotizmle halk arasındaki denge unsurunu sağlayan aracı için üzülürüz veya bambaşka şeyler çıkarırız, okura kalıyor artık. Şöyle ki havalimanının yakınlarında bir adam yaşıyor, hareketsiz. Hareket etmesinin engellendiği söyleniyor, nasıl engellendiği söylenmiyor. Adam ülkenin en iyi Belçika Malinois çoban köpeği eğitmenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Hareketsiz olduğu halde nasıl böyle kabul ediliyor, farklı etkenleri devreyi sokup köpekleri maniple ederek. Bu köpekler korkunç. Boğaza atılmaya ayarlılar ve bir ısırışta popo mopo bırakmıyorlar. Evde anne ve kız kardeş de yaşıyor, başka bir katta durmadan naylon poşetleri düzenliyorlar. Neden düzenlediklerini bilmiyorlar ama yapıyorlar bu işi, belki adamla ve köpeklerle daha az muhatap olmak için. Adamın konuşması neredeyse anlaşılmaz, hareketsiz olmakla geri zekalı olmanın farklı şeyler olduğunu söyleyip duruyor. Evin ön cephesindeki köpekler kafeslerinde olsalar bile son derece korkutucular, kimseyi yaklaştırmıyorlar. Bir de hemşire-eğitmen var, bu genç adamın yaptığı işi kimse tam olarak bilmiyor. Hemşirelik ve eğitmenlik yapıyor işte. Adamın yatağını bazı geceler paylaştığını öğreniyoruz, hareketsiz adamın bacağındaki ağrı dayanılmaz olduğu gecelerde. Odanın duvarları yeşile boyalı, bir de avcı kuşla birkaç papağan var odada, genelde kafeslerinde duruyor onlar da. Avcı kuş için fare satın alınıyor ve kurban ediliyor, kuş da göklerin yırtıcısı olarak yerin yırtıcılarından uzak durmaya çalışıyor, köpeklerin korkunç olduğunu söylemiş miydim? Köpekler çok korkunç. Kahramanlıkları nereden geliyor, bilmiyoruz.

Hareketsiz adamın bir albümü var, köpeklerinin en iyi türlerinin olduğu albüme bakıp eğitimi sürdürüyor. Aptal olanın köpek değil, sahip olduğunu ekliyor ve kahkahalara boğuluyor. Neler oluyor? Bu duygu metin boyunca varlığını sürdürüyor, bu evin içinde olanlardan -pek bir şey de olmuyor gerçi- başka bir şey bilemeyeceğiz. Ziyaretçiler geliyor bazen, sadece aynı tür köpeklerin yetiştiricileri. Hareketsiz adamın bir gözdesi var; Annubis. Başka her köpeği gözden çıkarabilir ama Annubis zirve noktası, genetik ilerlemede son nokta. Hemşire-eğitmen, gelen ziyaretçilere sıradan bir köpeğin hareketsiz adamı çoktan yemiş olacağını söyler, dolayısıyla köpeklerin özel olduğunu, adamın daha da özel olduğunu anlarız. Hemşire-eğitmen, adamın hareketsizliğiyle köpekleri nasıl eğittiğini merak eder, eğitim için kullanıldığının farkında değildir. Kendisinden önce birkaç hemşire-eğitmen çalışmıştır ama onların varlığından haberdar olup olmadığını bilmeyiz yine, duvardaki Latin Amerika haritasına bakıp kıtanın geleceği hakkında düşünüp düşünmediğini de bilmeyiz, ziyaretçiler düşünür ama. Hareketsiz adamın düşündüğü tek şey bu değildir, bir uzay gemisine kaç tane köpeğin resminin sığabileceğini de düşünür, bunu araştırmak arzusundadır. Neler oluyor? Hareketsiz adam, hemşire-eğitmenden Annubis'le delicesine oynamasını ister. Oyundan sonra hemşire-eğitmen odadan dışarı çıkar, tekrar çağrılır, içeri girdiği zaman Annubis hızla üzerine atılır ama hareketsiz adamın tek bir direktifiyle sakinleşir. Gecikme durumunda boğazının parçalanacağını bilir eğitmen, yine de böylesi bir eğitime şahit olduğu için memnunmuş gibi gözükür. Yaşamı bir başkasının elindedir, kurtulduğu için adama minnet duyar ama tehlikeyi yaratan adamın kendisidir zaten. Biraz düşünmek lazım bunu.

Adam Bilgi Merkezi'ni arayıp uzay gemisi ve resimler konulu sorularına başlar, karşı taraf iletişime son verene kadar. Bilgi Merkezi'nden aranmayı bekleyerek uyur adam, beklediği telefon bir türlü gelmez, bu sırada anne ve kız kardeş naylon poşetleri ayırıp dizmekte, sonra tekrar ayırıp dizmektedir. Hareketsiz adam kişisel hayat hikâyesini uydurmuştur, inşa etmiştir, her şey kendi düzeninde ilerlemektedir. Bu bölümden sonra aile hakkında daha çok bilgi sahibi oluruz, yirmi yıl birbirlerinden ayrı tutulduklarını ve farklı tesislerde barındıklarını öğreniriz. Kahraman köpeklerle ilgili bir hikâye yazmak isteyen çocukla tanışan hareketsiz adam -o zamanlar adamlığı ve hareketsizliği tartışmalı- sonrasında o çocuğun yerinde olmak ister, meseleyi açıklayıcı pek bir olay olmaz sonrasında. Aslında "olan" pek bir şey yoktur, bir durumun tasvirleriyle karşılaşıp dururuz. Ailenin geçinmesi için gerekli olan paranın nereden geldiği de meçhuldür, ara sıra köpeklerin satıldığını öğreniriz, belki buradan.

Her sayfada bir bölüm olmak üzere bayağı bir bölümden oluşmaktadır bu metin. Anlık bir korkunun sayfalara yayılmasının metaforu gibidir, eğitmenin bu deliler arasında her şeyle uyum sağlaması sanırım köpeklerden daha korkunçtur, her koşulda hayatta kalmaya çabalayan insanların mücadelelerine saygı duyulabilir ama dönüştükleri şeyler, eh, insanlıktan çok uzağa düşebilir. Hareketsiz adam, adamın annesi ve kız kardeşi de düşünülünce metindeki en normal canlıların köpekler olduğu düşünülebilir, onlar doğalarına göre hareket etmektedir. Kuşlar da. Kuşlar pekiyi.

Böyle. Kısa, ilginç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder