1 Nisan 2019 Pazartesi

Jeff VanderMeer - Kabulleniş

VanderMeer ikinci metinde anlatı zamanında ileri geri atlayıp zıplayarak, bunu da karakter kadrosunu genişleterek kurmaca ustalığını konuşturuyordu, Kabulleniş'te işi bir tık daha ileriye taşıyarak üç farklı zaman dilimini birbirine doluyor, üstelik Müdür/Psikolog keşif gezisinin öncesinden itibaren anlatılıyor, Bölge'de başına gelenlerle ve sonrasıyla birlikte. Kontrol'ün ikinci metinde kafayı yediği SR bölümleriyle, ilk metinde Bölge'de geçen hadiselerle birlikte. Sağlam iş, VanderMeer sezgisel bir yeteneği yoksa çok çok iyi çalışmış bu metne. Her bir detayı ayrı ayrı not almak, aynı olayı üç farklı bakış açısından üç farklı anlatım biçimiyle anlatmak, bu anlatımı karakterlerin psikolojilerinden yola çıkarak kurmak, karakterlerin psikolojilerini ayrıyetten kurmak lazım, gerçekten deli işi. Karakterlerin rüyalarında gördüklerini olay örgüsünün içine gizlemek, bazen aşikar etmek falan, bu da işin başka bir boyutu. Yani zaten içinden çıkılmaz bir labirentte debelenip duruyorduk, Bölge ve SR yeterince belirsizlik yaratıyordu, anlatım tekniği de işin içine girince kaybolmamak için tutacak bir el arıyoruz, can havliyle boştaki elimizi tutuyoruz, böylece kayboluyoruz. Süper. Müdür'ün bölümlerinde ikinci tekil şahıs kullanılmış, bunu Butor'nun bir romanında gördüm, sonra bir iki metinde daha gördüm ama hatırlamıyorum metinleri şimdi. "Yapıyorsun, ediyorsun," tarzı bir anlatım. Müdür için söyleniyor, Müdür'ün serüvenini izliyoruz. Müdür Kule'deki karşılaşmadan sonra omzu zonklayarak Fener'in oralarda dolanıyor, "Yok oluş! Yok oluş!" diye haykırıyor. O sırada Biyolog geliyor, bu sahneyi ilk ciltte görmüştük. Hemen kesiliyor üstelik, Biyolog'la Müdür arasındaki konuşmayı yine ilk ciltte dinlemiştik ama fragman olarak karşımıza çıkıyor bu kez, bir bölümü, giriş mahiyetinde.

Saul Evans'ın bölümleriyle karşılaşmak tam bir sürpriz, Bölge'de dönüştüğü "şey" son derece tekinsiz ve acımasız görünüyordu, Müdür'ü hacamat etmesi gösterilmedi ama kadının bağırsaklarını dökmediği kalmıştı bir. Haliyle kendi halinde bir adam olarak karşımıza çıkması şaşırtıyor başta, sonra kuzeyden gelen bu eski vaizin sakin hayatına aşina oldukça doğanın sakinleştirici etkisini de görmeye başlıyoruz. Fener, deniz, kuşlar, ağaçlar ve küçük bir kasaba, hepsi bu. Bir de Charlie var, Evans'ın sevgilisi. Bekçi'nin içe kapandığı dönemlerde açılmasını sağlayan Charlie iyi bir dost, yaşamın sosyal rengi. Vaaz vermenin dışavurum olduğunu düşünen Evans için Fener'deki günleri çok sakin, Henry ve Suzanne ikide bir kendisini rahatsız etmeseler. Bu çift bir işler karıştırıyor, ikinci ciltte bahsedilen Teşkilat içinde başka bir teşkilatın üyeleri. Bölgedeki "teruvar"ı araştırdıklarını söylüyorlar, doğanın bilincine dair araştırmalar yapıyorlar ve çok saygısızlar, Evans'ın canı sıkılıyor bunları görünce. Yaptıkları işle ilgilenmiyor, bölgedeki anomalilerin belirmesinden haberdar değil, kendi psikolojisinin anomalisinden de haberi yok. Bölge'nin psikolojiyle ilişkisini düşünüyorum, Evans'ın babasından kaçarak geldiği Fener'de huzur bulduğu görülüyor, Gloria denen küçük bir kızla -zaman zaman da kızın annesiyle- takılarak eğleniyor da. Bu Gloria'nın büyüdüğü zaman Müdür olacağını, Psikolog kılığında Bölge'ye ve Fener'e dönüp Evans'ı arayacağını düşünmek zor. Sonuçta son görüşmelerinin üzerinden otuz yıldan fazla geçti ve geçmişin hatırlanması için büyük çaba gösterilmeli. Bu muydu Bekçi'yi şiddete meylettiren? Gloria gitmişti, araştırmacı çift Evans'ın sinirini bozuyordu, Fener'in merceğinde yapısal deformasyona uğrayan bir parça kayıptı, Charlie'yle aralarındaki mesafe bir türlü aşılamıyordu, Evans'ı vuran son şey depresyon mu olmuştu? Bölge'yi oluşturan başlıca etken Evans değil ama mevzuda rolü büyük. İlginç bir bitkiyle ve daha da ilginç bir parıltıyla karşılaştığı zaman eline diken batıyor, değişimin başlaması bu batıştan sonrasına denk geliyor. Bitki çekmecede bulunan, Kontrol'ün nereden geldiğini anlayamadığı. Telefonun hikâyesi de Müdürlü bölümlerde ortaya çıkıyor ama buna biraz daha zaman var.

Hayalet Kuş'un olduğu bölümler. Kontrol'ün psikolojik manevraları işe yaramayınca, Sınır da ilerlemeye başlayınca Kopya Biyolog/Hayalet Kuş ve Kontrol yükseklerden atlayarak Bölge'ye girmişlerdi, şimdi yürüyorlar ve topoğrafik bozukluğa ulaşıp gizemi çözmeye çalışıyorlar. Kuş'un kopya olduğunu bildiğini öğreniyoruz bu arada, anılarının kendisine ait olmadığını, bir şekilde zihnine yerleştirildiğini anlıyor, kopya olduğunun farkına varınca herhangi bir şey hissetmiyor, duyguları da dumura uğraşmış, belki de en başından beri herhangi bir duyguya sahip değildi. İkincisi daha olası. Ölülerle karşılaştıkları zaman da pek bir şey hissetmiyor, asıl Biyolog'un yaptığı hataları tekrarlamayacağını düşünerek bir parça öz güvene sahip olduğunu düşünebiliriz, bir şeyler hissetmeye başlıyor aslında. Bölge'ye girdikten sonra kendi topraklarında olduğunu hissetmeye başlıyor, SR'dekinden daha iyi bir durumda en azından. "Bir kopya orijinalden daha iyi bile olabilirdi, eski hatalardan kaçınarak yeni bir gerçeklik yaratabilirdi." (s. 41) Eskisinde hipnotize edilmelerini fark etmelerinden başka yenilik yok, SR'de duvarda yer alan, Fener'de de karşımıza çıkan yazı, kutsal kitaplardan birinden alınma o yazı okurlarını hipnotize ediyor, Evans'ın vaizleri için kullandığı sözlerden kırpıp duvara yazdığı yazı Bölge'yi bildiğimiz dünyaya taşıyan esas kaynak. Bunun yanında Kontrol'ün Müdür'ün çekmecesinde bulduğu bitki ve cep telefonu da var. Ayrıca bölgeden kaçıp gelen hayvanları da yiyorlarmış veya besliyorlarmış. Aslında Bölge'nin çoktan yayıldığını söyleyebiliriz, Sınır genişlemeden çok daha önce tohumlarını bizim dünyamıza serpmiş durumda. Müdür işlerin yoldan çıkışını uzun zaman önce sezmiş, ilk keşif ekibinden -kopyalanmadan- kurtulan tek insan, amiri Lowry'nin davranışları Bölge'nin ilk yayılma çabası olarak görülebilir. Adam SR'nin başına geçince Bölge'nin yorumlanamaz bir halde olduğunu, aslında yorumlanmak istemediğini söyleyerek keşif ekiplerinin bir anlamda işe yarar bir şey yapamamasına yol açıyor. Psikolojik sınır çoktan çizilmiş. "Lowry kendini X Bölgesi'ndeki dehşet verici anılarını tekrar tekrar yaşamak için sayısız yollar bulmaya mahkum etmişti. Asla tam anlamıyla özgür olamayacaktı, uzaklaştırma girişimi sonsuz bir kabullenmeye dönmüştü." (s. 55) Müdür'ün hezeyanları yavaş yavaş artıyor, gerçeklikle rüya arasında bir noktada Saul Evans'la karşılaşıyor, yıllar sonra. Whitby'nin çığlığı duyuluyor, dokuz yaşındaki Müdür zamanları ve kişileri karıştırmaya başlıyor. Zihnin dış kaynaklı tuzakları yavaş yavaş kuruluyor.

Bölge'nin oluşumu, Kuş'la Kontrol'ün yolculuğu, biçim değiştirenler, benliklerini yitirip daha bütünlüklü varlıklara dönüşenler derken karanlığın içinde bitiyor metin, sorulara doyurucu bir cevap vermeden. New Weird işlerin tepesinde yer alan bir üçleme, okuduğum hiçbir fantastik seriye benzemiyor, adı üstünde işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder